7 Ekim 2015 Çarşamba

Sanatçılar, ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ imza kampanyası başlattı & Hukuk ve sanat kol kola: Sanatçı ve avukatlar işbirliği protokolü imzaladı

Sanatçılar, (SES Tiyatrosu'nda) ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ imza kampanyası başlattı
Sanatçılar, ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ imza kampanyası başlattı. Sanatçılar adına açıklamayı okuyan sinema ve tiyatro oyuncusu Cihat Tamer, terörle mücadelenin sadece TSK’nın omzuna değil sanatçıların aydınların omzuna da yüklendiğini söyledi.
İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği, Türkiye Sanatçılar Birliği, Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı, Kültür ve Sanat İşgörenleri Sendikası, Devlet Konservatuvarları Mezunları Dayanışma Derneği ve Opera Solistleri Derneğine üye bir çok sanatçı 'Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ imza kampanyası başlattı. İstiklal Caddesi’nde bulunan Ses Tiyatrolarında toplanan sanatçılar, ortak bir basın açıklaması yaptı. Sanatçılar adına Cihat Tamer açıklama metnini okudu. Tamer, “Bugün burada sanatçılar olarak ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ demek için toplandık. Biz sanatçılar, vatan mücadelesi veren TSK ve Mehmetçiğimizin yanındayız. Teröre diz çöktürülmeden iç çatışma tehdidi ortadan kalkmaz. Emperyalizme karşı vatan savası sanatçının vicdan, onur ve var olma mücadelesidir. Bölücü teröre karşı birleşiyoruz. Sanatçılar olarak 26 Ekim Pazartesi tüm sanaçtı dostlarımızla birlikte imza kampanyamızı Mehmetçik için cumhuriyet konseri ile taçlandıracağız." dedi. (CİHAN_CHA, İstanbul-07 Ekim 2015)
Hukuk ve sanat kol kola: Sanatçı ve avukatlar işbirliği protokolü imzaladı
Ankara'da Özdemir Özok Kongre Merkezi'ndeki buluşmada büyük bir güçbirliği sergileyen sanatçı ve avukatlar, işbirliği protokolü imzaladı Sanat kurumlarına yapılan saldırılardan sonra ayağa kalkan...
Ankara'da Özdemir Özok Kongre Merkezi'ndeki buluşmada büyük bir güçbirliği sergileyen sanatçı ve avukatlar, işbirliği protokolü imzaladı
Sanat kurumlarına yapılan saldırılardan sonra ayağa kalkan sanatçılar ve Gezi olayları sırasında adliyelerde yerlerde sürüklenip gözaltına alınan avukatlar Ankara'da büyük bir buluşma gerçekleştirdi. Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleşen buluşmada, Türkiye Barolar Birliği, Sanatçılar Girişimi, Tiyatro Platformu ve TOBAV tarafından güçbirliği deklarasyonu oluşturulup, işbirliği protokolü imzaladı.
'Hukuk- Sanat' buluşmasına TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun yanı sıra aralarındaBedri Baykam, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Ataol Behramoğlu ve Barış Atay'ın da bulunduğu çok sayıda sanatçı katıldı. Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkanı Çağdaş Cengiz de etkinlikte yer aldı. Metin Feyzioğlu yaptığı açılış konuşmasına Nejat İşler'e acil şifalar dileyerek, "Diren Nejat diyorum. Çünkü Berkin E. uyandığında seni soracak" diyerek başladı.
'Hukuk ve sanat meselenin özü'
Birilerinin, 'Bu gündem de nereden çıktı, bizim istediğimiz gündemi yine değiştiriyorlar' diyeceğini kaydeden Feyzioğlu, "Altı günlük ev hapsinde gördüm ki, gündemi değiştiriyorsunuz diye bize her yönden tatlı tatlı serzenişte bulunanlar gerçek gündemin ne olduğunu kavramışlar, ilk biz söylemiştik diyorlar. Bu umut vericidir. Demek ki siyasi partiler Türkiye'nin gerçek gündeminin yolsuzlukları da kapsayacak şekilde adalet, özgürlük, sosyal güvenlik, sosyal adalet, alın terinin değeri ve üst başlıkta çağdaş uygarlık düzeyine de çıkma mücadelesi olduğunu kavramaya başlamışlardır. Dolayısıyla bu 'Hukuk ve Sanat Buluşması' nereden çıktı diyenlere peşin cevabımızı verelim. Aslında Hukuk ve Sanat büyük meselenin tam merkezindeydi de siz görmediniz" dedi.
'Çağdaş uygarlığa yürüyeceğiz'
Atatürk ve arkadaşlarının başardıkları devrimlerin önde gelen amaçlarından birisinin de, oluşturulacak özgür düşünce ortamında bilim, kültür ve güzel sanatlar başta olmak üzere, topyekün bir toplumsal gelişme ve kalkınma olduğunu belirten Feyzioğlu, "Sonuç olarak, özgür düşünceyi yok etmeye çalışmak, kendi geleceğini prangaya vurmakla eş anlamlıdır. Çözüm topyekün bir çağdaşlaşma ve özgürleşme hamlesini siz sanatçılar ve biz hukukçuların kol kola girerek başlatmasıdır" diye konuştu. "Türkiye'de sanatın ve sanatçının etrafına bir baskı duvarı örmek isteyenlere son sözü biz değil, büyük usta söylesin" ifadelerini kullanan Feyzioğlu, Nâzım Hikmet'in dizelerini okudu:
Tiyatro Platformu adına konuşan Ragıp Yavuz da, Tekel işçisinin THY işçisi yanında olmadıkça, sağlık çalışanının sanatçının, sanatçının da HES direnişçisinin yanında olmadıkça bir ilerleme sağlanamayacağını vurguladı. TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent ise sanatın bir işin adı olmadığını, bir işin özenle yapılması felsefesinin adı olduğunu söyledi.
'Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan'
oEtkinliğe katılan Levent Üzümcü kendileriyle ilgili sormadan kararlar almaya çalışıldığını bildirerek, "Bizi devlet eliyle yok etmeye çalışıyorlar. M.Ö. 2 binlerde düşünülenler günümüzde düşünülmüyor" dedi. Oyuncu Barış Atay da korkusuzca doğruları söylemeye devam edeceklerini kaydederek, "Sanatçı, hiçbir şekilde iktidarın güdümünde değildir" şeklinde konuştu.
Buluşmada, 'Güçbirliği deklarasyonu' Orhan Aydın tarafından okundu. Deklarasyonda şu ifadelere yer verildi: "Muhafazakar sanat manifestoları", "ucube" tanımlamaları, heykel katliamları ve sanatçılara silahlı, bıçaklı saldırılar ile kendine alan yaratmaya çalışan karanlık bir zihniyete karşı, "özgürlük sanatla başlar" diyen bir hukuk gücü, sanatçıyla yan yanadır artık. Türkiye Barolar Birliği ile ortak hareket etmenin zamanıdır artık. Gücümüz özgür savunma ve evrensel hukuktur, gücümüz halkımızdır.
'Siyasi iktidara geçit vermeyeceğiz'
oSanatçılar Girişimi adına konuşan Ataol Behramoğlu da hukukun ve sanatın birlikteliğinin önemini anlatarak, "İkisinin de ortak paydası özgürlüktür. Özgürlüğü kısıtlanan bir sanat, insanları aldatan bir yalan aygıtına dönüşecektir. Sanatı ticari bir yer haline getirmek isteyen siyasal iktidara geçit vermeyeceğiz" diye konuştu. (Olcay Kabaktepe) (21 Ocak 2014 Salı)

6 Haziran 2015 Cumartesi

SANDIKLAR VATAN’A EMANET

SANDIKLAR VATAN’A EMANET
Genel seçimler için geri sayım başladı ve seçim güvenliği en çok merak edilen konuların başında geliyor. Vatan Partisi seçimlerde oyların güvenliğini sağlamak için merkezi çalışmalarının yanı sıra Denizli’de de hazırlıklarını tamamladı.
Her sandıkta müşahitler her okulda da sorumlular görevlendiren Vatan Partisi seçime bir gün kala son eğitimini gerçekleştirdi.
Vatan Partisi Denizli Sandık Bürosu Başkanı Emekli Astsubay Şenol Çomak, okul sorumluları ile yaptığı toplantıda; “Cumhurbaşkanının kanunlara aykırı bir şekilde mitingler yaptığı, Vatan Partisi’nin mitinglerine engeller çıkarıldığı bir ortamda seçime gidiyoruz. YSK’nın meşruluğunu sorgulatan bu uygulamalar seçimlere de gölge düşürmektedir. Vatan Partisi olarak hazırlıklarımızı tamamladık. Genel merkezimizde oluşturduğumuz Sandık Bilgi Sistemi’ni tüm illerimizde de oluşturduk. Her sandıkta Vatan Partisi görevlileri sonuç kağıtlarını alacak ve Denizli İl Merkezi’mize ulaştıracak. Her ilin sandık sonuçları aynı zamanda Ankara’daki görevlilerimiz tarafından da görülebilecek.” diye konuştu.
NE OLURSA OLSUN SANDIKLARI TERK ETMEYECEĞİZ!..


Vatan Partisi Milletvekili Adayı Av. Rüstem Can da uyarılarda bulunarak “hukuk sistemi bu iktidar ile alt üst oldu. Halkımızın hukuka güveni azaldı. Güç kaybettiği ve oylarının ciddi oranda azaldığı ortada olan AKP sandık güvenliğimiz için tehlike haline geldi. Vatan Partisi olarak milletimizin iradesine hilelerle müdahale edilmesini kabul etmiyoruz. Başta milletvekili adaylarımız ve hukukçularımız olmak üzere tüm partililerimiz seçim anından sayım anına sandıkların başında olacağız. Seçim günü herhangi bir olumsuzlukla karşılaşan vatandaşlarımız partimize ulaşabilir, hukuk büromuzdan yardım isteyebilirler” dedi.

KADINLAR ‘VATAN’LA ÖZGÜRLEŞECEK

KADINLAR ‘VATAN’LA ÖZGÜRLEŞECEK
Vatan Partisi Denizli milletvekili adaylarının seçim sürecinin son düzlüğünde çalışmalara  devam ediyor. Vatan Partisi milletvekili adayları Hasan Korkmazcan, Füsun Özçelik, Ufuk Abalıoğlu, Denizli Merkez’de Halk Caddesi, Lise Caddesi ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki esnafı ve kahveleri ziyaret ettiler. Esnaflardan; “Tabi ki oylarımızı, topraklarımıza sahip çıkan, toprağımızın insanına vereceğiz. Arkanızdayız! ”destekleri geldi.
MECLİSE AMERİKA’NIN OLTASINA TAKILMAMIŞ BİR GÜÇ GÖNDERECEĞİZ
Hasan Korkmazcan; “Amasya Genelgesi’nde söylendiği gibi Sivas Kongresi’nde karara bağlandığı gibi millet kendi kaderine sahip çıkacaktır” dedi. Korkmazcan, Türkiye’nin emperyalist bir kuşatma altında olduğunu, bu kuşatmayı Vatan Partisi ile aşacaklarını, 7 Haziran’a bir seçim değil seferberlik gözüyle bakmanın gerekliliğini belirtti. Terörün postacılığını yapanları değil vatanın bütünlüğünden yana olanların Meclis’e girmesinin tarihi bir karar olduğunu söyledi.
KADINLARIMIZ ONURU İÇİN LAİKLİĞİ GERİ ALACAK
Ziyaretler sırasında Anayasa Mahkemesi’nin resmi nikah yapılmadan imam nikahına izin veren kararını da değerlendiren Vatan Partsi Denizli Milletvekili Adayı Füsun Özçelik; “Bu düzenleme anayasanın değiştirilemez maddelerine, laiklik ilkesine aykırıdır. Bu cumhuriyet yıkıcılığıdır, cumhuriyet düşmanlığıdır, kadın düşmanlığıdır. Kadının bu kadar hiçleştirildiği bir dönem cumhuriyet tarihinde olmamıştır. Bu kararla çocuk evliliklerine sonuna kadar kapı aralanmıştır. Vatan Partisi’nin Öncü kadınları, cumhuriyet kadınları bu kararı tanımıyoruz. Kadınlar geleceği için laikliği ve Cumhuriyet Devrimi’ni sonuna kadar savunacaktır. Kadınımızı çalışma hayatının, siyasal hayatın doğal parçası haline getireceğiz. Erkekle kadın arasındaki yasal ve fiili eşitsizliği, kadına karşı ayrımcılığı, her tür şiddeti ve cinsel tacizi bütün temelleriyle ortadan kaldırmak için, toplumun her kesiminde seferberlik yürüteceğiz” dedi.
HALKIMIZIN DERTLERİNE ÇARE BULMADAN  BİZE DİNLENMEK YOK
Füsun Özçelik ise esnafların oturum, çay ikram edelim davetlerine; "Çaya değil oya ihtiyacımız var. Aşırı fiyatlardan belini doğrultamayan esnafımıza çare bulmadan, gençliğimizi emperyalist kafesten, kadınımızı gericiliğin elinden kurtarmadan bize dinlenmek yok" sözleriyle yanıt verdi. 

VATAN PARTİSİ’NDEN DENİZLİ MERKEZİNE 2. ÇIKARMA

VATAN PARTİSİ’NDEN DENİZLİ MERKEZİNE 2. ÇIKARMA
Seçim çalışmaları dolayısıyla ilçelerde ve merkezde yoğun şekilde çalışmalarına devam eden Vatan Partisi, ilkini Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ve İstikalal Caddesi’nde yaptığı kitlesel esnaf ziyaretlerini bu kez de Doktorlar Caddesi, Bayramyeri, Demirciler Caddesi ve 2. Ticari Yol’da gerçekleştirdi. Onlarca partiliyle birlikte esnafı ziyaret eden Vatan Partisi Milletvekili Adayları Hasan Korkmazcan, Yadigar Özen, Ufuk Abalıoğlu ve Füsun Özçelik halkın yoğun ilgisiyle karşılaştı.
KAMİL FURTUN’UN ÖLÜMÜ SAĞLIĞIN GETİRİLDİĞİ DURUMUN SONUCUDUR
Sağlık çalışanlarının, eczane ve medikallerin yoğun olduğu Doktorlar Caddesi’nde yapılan ziyaretlerde vatandaşın gündeminde Samsun’da uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybeden Op. Dr. Kamil Furtun vardı. Vatandaşların sağlık sisteminin sağlıksız hale getirilmesi ve sağlıkta şiddetin bu kadar artmasına tepkileri büyüktü. İktidarın sağlık çalışanlarını hedef alan uygulamalarının ve sağlığı niteliksizleştren politikalarının sonucu olarak sağlıkta şiddetin giderek arttığını belirten vatandaşlar “bu cinayetin sorumlusu yalnızca tetiği çeken hasta yakını değildir aynı zamanda bu ortamı hazırlayanlardır, sorumlular istifa etmelidir”  sözleriyle tepkilerini dile getirdiler.
Tüm sağlık camiasının acısını paylaştığını belirten Vatan Partisi Milletvekili Adayı  Ufuk Abalıoğlu’da; “İktidar siyasi hesaplar uğruna meslekleri ve çalışanları itibarsızlaştırıyor. Doktorunu, öğretmenini halka hedef gösteren açıklamalar yapıyor. Çalışma hayatını ilgilendiren kararlarda meslek odalarının, sendikaların söz hakkı olmuyor. Sağlık politikalarını belirleyen kararlarda hekimin, sağlık çalışanının etkisi olmuyor. Bu durumun sonucunun buraya geleceği çok açık olmasına rağmen önlemler alınmıyor. Vatan Partisi olarak seçim bildirgemizde de belirttiğimiz gibi halkın parasız sağlık, parasız eğitim hakkını sağlayacağız. Karar mekanizmalarında meslek odalarımız, sendikalarımız olacak. Beyaz önlüğe kan bulaştıranlardan hesap sormak için 8 Haziran’da Vatan Partisi mecliste olacak” dedi.
ASKERLİK ARKADAŞIYLA KUCAKLAŞTI
Vatan Partisi Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan, Demirciler Caddesi esnaf  gezisi sırasında askerlik arkadaşının dükkanını da ziyaret etti. Samimi görüntülerin oluştuğu ziyarette eski arkadaşalr, Özay Gönlüm ile aynı birlikte olduklarını ifade ettiler ve anılarını anlattılar. Eski fotoğrafların da ortaya çıktığı görüşmede anıların yanı sıra siyaset de konuşuldu. Hasan Korkmazcan’ın askerlik arkadaşı da çevresiyle birlikte Vatan Partisi’ni destekleyeceklerini belirtti.

28 Mayıs 2015 Perşembe

VATAN PARTİSİ: "MENDERES VATAN’DIR KİRLETİLEMEZ"

MENDERES NEHRİ VE HAVZASINI KURTARMAK İÇİN BÜYÜK BULUŞMA, YÜRÜYÜŞ VE EYLEM!.. 
VATAN PARTİSİ YÜZLERCE YURTTAŞLA MENDERES’E AKIN ETTİ
“MENDERES VATAN’DIR KİRLETİLEMEZ!..”
 Vatan Partisi günlerdir duyurularını yaptığı Menderes Buluşması’nı büyük bir katılım ve coşkuyla gerçekleştirdi. Büyük Menderes Nehri ve Havzası’nın yıllardır sorumsuzca kirletilmesi ve havzanın tarıma, turizme elverişsiz hale getirilmesine karşı çıkan Vatan Partisi; Büyük Menderes Havzası’na sınırı olan Sarayköy’e çıkarma yaptı.
Vatan Partisi Denizli il örgütünün ev sahipliğinde gerçekleşen eyleme Aydın il örgütü de katıldı. Sarayköy’de seçim bürosu önünde buluşan partililer Vatan Partisi Denizli Milletvekili Adayları Hasan Korkmazcan, Yadigâr Özen, Mehmet İyice, Ufuk Akkaya, Hüseyin Mercan, Füsun Özçelik ile Vatan Partisi Aydın Milletvekili Adayları Hasan Atilla Uğur, Selâhattin Yılmaz, Sibel Aslantürk, Bilnur Şuvak öncülüğünde Sarayköy Belediye Meydanı Atatürk Anıtı önüne bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşün ardından Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcıları Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan ile Aydın Milletvekili Adayı Hasan Atilla Uğur Atatürk Anıtı önünde Sarayköy halkına seslendi. Sık sık alkışlarla kesilen konuşmaların arasında:
“Menderes Vatandır Vatan Temiz Kalacak”,
“Temiz Menderes Bereketli Türkiye”,
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”;
Söylem, çağrı, duyuru ve sloganları dile getirildi.
Açıklamanın ardından uzun bir konvoy eşliğinde Menderes Nehri kenarına, Köprübaşı’na giden partililer nehirden akan suyun kirliliğine dikkat çekerek sloganlar eşliğinde eylemi sürdürdü. Köylülerin getirdiği traktörün üstünden konuşma yapan milletvekili adaylarının hazırlanan imza kampanyası metnine ilk imzalarını atmalarının ardından eylem sonlandırıldı.
MENDERES HAVZASI İÇİN KANUN TEKLİFİ HAZIR
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli milletvekili adayı Hasan Korkmazcan, Büyük Menderes Nehri ve Havzası’nın yıllardır süregelen ihmaller sonucu kirlendiğini belirterek, "Bu kirlilik sadece kimyasal evsel atıkların kirliliği değildir, bu rant düşkünlüğünün açgözlülüğün kirlettiği bir ülkenin pırıl pırıl ırmaklarının geldiği resimdir. Menderes ırmağına bakarak Türkiye'nin ne kadar kötü yönetildiğini görebilirsiniz. Bugün ise açgözlülük, rant düşkünlüğü Menderes'in sadece suyunu değil toprağını, havasını ve iklimini zehirlemiştir. Gençliğimizde kenarlarında balık tuttuğumuz Menderes Nehri bugün bölgeyi zehirleyen bir kaynağa dönüştürüldü” dedi.
Korkmazcan, sanayi ve şehir atıklarının arıtılmadan Menderes'e verilmesi sonucu arazilerin çoraklaştığını, 13 yıllık AKP iktidarı döneminde Denizli'ye arıtma tesisi yapılmadığını, Sarayköy Tekkehamamlar Termal Sağlık Turizmi Bölgesi'nin iptal edilerek çiftçilerin haklarının çiğnendiğini ve bölgenin plansız enerji yatırımlarının çevreyi tahrip etmesine sessiz kalındığını belirtti. Korkmazcan; parti olarak havzada bütüncül koruma, geliştirme ve kirliliğin önlenmesi projesini hayata geçireceklerini, ilk adım olarak da meclise girdikleri anda “Büyük Menderes Havzası Koruma, Geliştirme ve Sürdürülebilir Üretim Faaliyetleri Özel Kanunu” teklifi vereceklerini söyledi.
MENDERES NEHRİ AYDIN İLE DENİZLİ’Yİ BİRLEŞTİRİYOR
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Adayı, Abdullah Öcalan’ı sorgulayan Albay Hasan Atilla Uğur da yaptığı konuşmada Menderes Havzası’nın bölge için önemini vurgulayarak Menderes Havza’sına komşu illerle birlikte Büyük Menderes Nehri’ni bu kirlilikten kurtaracaklarını belirtti.
Uğur; “Menderes Nehri’ni rant uğruna kirletenlerden de, vatan topraklarımızın işgaline göz yumanlardan da, ülkemizin doğusunu PKK terörüne terk edenlerden de hesap soracağız” dedi.
TRAKTÖR ÜSTÜNDEN KONUŞMA YAPTILAR
Sarayköy’den Köprübaşı, Menderes Nehri kenarına geçen partilileri köylüler traktörleriyle karşıladı. Traktörün üstünden konuşmalar yapan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN ile diğer Denizli ve Aydın Milletvekili adayları; Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün dediği gibi "köylüyü yeniden milletin efendisi" yapmak için 8 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclis'nde (TBMM) olacakları mesajını verdi.  Menderes Nehri ve Havzası için acilen yapılması gerekenler ile Vatan Partisince belirlenen, öngörülen ve önerilen "alternatif çözümlerini içeren" metne milletvekili adayları ilk imzaları atarak partilerinin seçime kadar yürüteceği imza kampanyasını başlattı. (Vatan Partisi Denizli İl Başkanlığı; Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Bürosu_Denizli, 26 Mayıs 2015, Salı) 

22 Mayıs 2015 Cuma

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan: CHP Lideri küresel efendilere bağlılık yemini etti!..

Hasan Korkmazcan: CHP Lideri "Merkez Türkiye" projesi ile küresel efendilere bağlılık yemini etti!..
CHP'nin "Merkez Türkiye" projesiyle ilgiliyle Vatan Partisi'nden de bir değerlendirme geldi. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan, "CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, küresel ekonomiyi yöneten güç odaklarının yörüngesinden çıkmayacağının teminatını verdi” dedi. 
 Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, CHP'nin Merkez Türkiye projesini “küresel ekonomiyle bütünleşme” programı olarak açıklamasına tepki gösterdi.  Denizli milletvekili adayı olan Korkmazcan, Kılıçdaroğlu’nun “dünyaya mal satan merkez olacağız” iddiasına kapsamlı bir yanıt verdi. 
Korkmazcan, Türkiye ekonomisinin küresel değil Atatürk’ün milli ekonomi reçetesiyle ayağa kalkabileceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu’nun vaadlerini eleştiren Korkmazcan Kemal Derviş hatırlatmasında bulundu. “Derviş’i ekonominin başına getireceğim demesiyle zaten yörüngesini belli etmişti”diye konuştu. (21 Mayıs 2015 Perşembe 18:19)

19 Mayıs 2015 Salı

ÇAMELİ YAYLASINDAN BEYAĞAÇ OVALARINA VATAN RÜZGARI

ÇAMELİ YAYLASINDAN BEYAĞAÇ OVALARINA, KORKMAZCAN RÜZGÂRI VE VATAN COŞKUSU
Vatan Partisi adayları Denizli'de gidilmedik yer bırakmamak üzere seçim çalışmalarına devam ediyor. Çameli, Serinhisar, Beyağaç ilçeleriyle Darıveren mahallesini ziyaret eden Vatan Partisi heyeti çözüm politikalarını anlattılar.
Dünyaca ünlü ceviz ve kiraz diyarı Çameli'nde pazar ve esnaf ziyaretleri yapan  milletvekili adayları vatandaşın dertlerini dinlediler. Hükümetin tarım politikalarının bellerini büktüğünü söyleyen köylüler; "tarladan kaldırdığımız ürünlerin hasatı yaptığımız gübre, mazot, zirai ilaçların ve günlük çalışamaya gelen yurttaşların  masraflarına yetmiyor. Birçok yere borcumuz var,tarlamıza,traktörümüze, evimize icra kapıda" sözleriyle dertlerini dile getirdiler.
"SAĞ SOL DEMEDEN VATANDA BİRLEŞMEK FARZ OLDU"
Çameli pazarı ziyaretleri sırasında pazar esnafları, Hasan Korkmazcan'ın  "bölge ülkeleriyle ortaklaşarak terörü bitireceğiz, ticareti ülkemiz lehine geliştireceğiz. Kendi üretebileceğimiz ürünleri dışarıdan almaya son vereceğiz" sözlerini büyük ilgiyle dinlediler. Korkmazcan'ın konuşmaları üzerine bir esnaf ; "Artık ayrılıkları bir kenara bırakıp sağ sol demeden vatanda birleşmek farz oldu. Ben de Vatan Partisi'ne üye oluyorum" dedi. Esnafa Denizli milletvekili adayı Hasan Korkmazcan tarafından rozet takıldı.
DÜNYACA ÜNLÜ HAYRİ DEV VATAN PARTİSİNE TÜRKÜ ŞÖLENİ YAŞATTI
Vatan Partisi Çameli çalışmaları kapsamında 'Yaşayan İnsan Hazinesi' Hayri Dev'i ziyaret etti. Denizli'nin Çameli ilçesine bağlı Gökçeyaka köyünde yaşayan ve kendi yaptığı ağaç dalından cura ve üçtelli sazı ile ünlenen UNESCO'nun 2008 yılında  "YAŞAYAN İNSAN HAZINESİ, KÜLTÜREL MİRAS TAŞIYICISI " seçtiği 88 yaşındaki Hayri Dev, Vatan Partisi milletvekilleri adaylarına türkü şöleni yaşattı.
BEYAĞAÇ ÖZELLEŞTİRMELERE İSYAN EDİYOR
Krom, manganez ve bakır madenlerinin bol bulunduğu Beyağaç'ta esnaf ve pazar ziyaretleri yapan Vatan Partisi adaylarına dert yanan Beyağaç halkı;"bizim topraklarımızdan maden çıkarıyorlar ama bize hiçbir faydası olmuyor. Özelleştirmelerle her şeyimizi sattılar. Kendi memleketimizde yabancı olduk" diyerek mevcut politikalara isyan etti. 
DENİZLİ'NİN EN GENÇ ADAYI YADİGÂR ÖZEN
Denizli'nin en genç adayı Yadigar Özen'i büyük ilgiyle karşılayan vatandaşlar; "çocuklarımızın geleceği için endişeliyiz , gençlerin mecliste olmasını çok isteriz, sizlere güveniyoruz" sözleriyle genç adaya destek oldular. Kahve ziyareti sırasında iki vatandaş Vatan Partisi'ne üye oldu, rozetlerini milletvekili adayı Hüseyin Mercan taktı.
40 YILLIK DOSTLUK
Beyağaç esnaf ziyaretleri sırasında Hasan Korkmazcan'ın vekil olduğu dönemde babasının Korkmazcan'la birlikte çektirdiği fotoğrafları hala saklayan terzinin Vatan Partisi'ni coşkuyla karşılaması büyük ilgi çekti. Terzi, Vatan Partisi'ne destek verdiğini belirterek Denizli'nin en genç adayı Yadigar Özen'e ; "o zaman Denizli'nin en genç vekili olarak Hasan Korkmazcan'ı meclise göndermiştik bugün de seni göndereceğiz" dedi. 

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan: Muhalefet değil, İKTİDAR alternatifiyiz

Denizli Milletvekili Adayı Hasan Korkmazcan: Vatan Partisi Olarak; Muhalefet değil, iktidar alternatifiyiz...
Belirli çevrelerde HDP propagandası yapıldığına dikkat çeken tecrübeli siyasetçi Hasan Korkmazcan, ‘HDP’ye oy vermek, terörü alkışlamaktır. HDP’ye oy verin diyenlerin ve bu tavsiyeye uyanların eli kana bulaşır’ dedi
(Sezim Özadalı / Ankara  11 Nisan 2015 Pazartesi)
Denizli halkı, Hasan Korkmazcan’ı Türkiye’nin en genç milletvekili olarak 1969 yılında Meclis’e yolladı. Meclis’e girdikten sonra hızla yükseldi. 4 dönem Denizli milletvekilliği ve TBMM Başkanvekilliği yaptı. Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı Korkmazcan, 50 yıllık siyasi tecrübesi ve birikimiyle mücadeleye Vatan Partisi’nde devam etme kararı aldı. Korkmazcan, 46 yıl önce Meclis’e girdiği Denizli’den Vatan Partisi 1. sıra milletvekili adayı oldu. Korkmazcan ile Türkiye’nin önündeki kritik süreci ve Vatan Partisi’nin politikalarını konuştuk... 
- Önümüzdeki milletvekili genel seçimlerine nasıl bir ortamda giriyoruz? 
Seçim ortamı demokratik ülkelerdeki eşit ve adil yarış ilkelerinden çok uzak. Bir tarafta devletin bütün olanaklarını ve illegal yollarla havuzlanmış bütçeleri kullanan bir iktidar partisi var. Medyayı ele geçirmiş durumda. Diğer tarafta ise onurlu yaşamak için onurlu bir mücadele yürüten Vatan Partisi var. Doğal ömrünü çoktan tamamlamış dış güdümlü bir iktidarla karşı karşıyayız. Vatan Partisi Türk seçmeninin önünde yepyeni, sahici, bir iktidar alternatifidir. 
- Türkiye’nin önündeki en önemli sorun nedir? 
Türkiye’ye uzun yıllardan beri dayatılan gayrı milli projelerin somutlaşması ve bu projelere Meclis içi siyasi güçlerin boyun eğmiş olmaları en önemli sorunumuzdur. Türkiye’ye EOKA, ASALA ve PKK taşeronları üzerinden yürütülen saldırılar son dönemde somut mesafeler kazanmıştır. EOKA’cılar yeni hayaller peşinde. 152 Türk adası, Yunan işgaline uğramıştır. ASALA, sadece iktidarın tavizleriyle değil ana muhalefet partisinin sözcüleri eliyle Türkiye’nin teslim alınabilecek kıvamda olduğu izlenimine kavuşturulmuştur. PKK ise sanki Türkiye Cumhuriyeti’ni dize getirdiği gibi bir yanılgıyla sınırsız istekler ortaya koyma şımarıklığı içindedir. 
- Bu sorunlara çözümünüz ne olacak? 
Çözümü kolay. Türk milletinin önümüzdeki seçimlerde ortaya koyacağı gerçek milli irade bölgemizdeki bütün siyasi iklimi değiştirecektir. Bizim yöneteceğimiz Türkiye’de Kıbrıs’ta, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de verilmiş bütün tavizler yok hükmünde olacaktır. ASALA artçıların ana muhalefet aday listelerinde yer almalarına rağmen daha bugünden Ermeni soykırımı üzerinden yürütülen politikaları Vatan Partisi iflas ettirmiştir. Yeni CHP’nin, PKK-AKP koalisyonuna katılması bunu yeniden diriltmeye yetmeyecektir. 
- Peki PKK’nın açılım sürecinde elde ettiği zemin konusunda ne düşünüyorsunuz? 
PKK, emperyalizmin “en kullanışlı enstrümanlarından” biri olmasına ve iktidar ve ana muhalefetin işbirliğine rağmen bölgede güç kaybetmektedir. Kendi başına hiçbir etkinliği olmadığı açığa çıkmıştır. PKK enstrümanını kullananlar telaş içindedir. AKP, PKK suçlarını görmezden gelirken, ABD Büyükelçisi dahil CIA elemanları bizzat sahaya inmek zorunda kalmışlardır.  
- Bazı çevreler iktidardan kurtulmak için HDP barajı aşsın diyerek oy toplama gayretindeler. Bununla ilgili düşünceniz nedir? 
Açıkça ifade edeyim, bugün HDP’ye oy vermek, terörü alkışlamaktır. HDP’ye oy verin diyenlerin ve bu tavsiyeye uyanların eli kana bulaşır. PKK’nın öldürdüğü bebeklerin askerlerin öğretmenlerin hemşirelerin kanı, PKK’nın yüksek binalardan atıp üstünden araç geçirdiği gençlerin kanı ve kalleşçe katledilen genç subayların kanı HDP’nin oy pusulası üzerinde durmaktadır.  
- Vatan Partisi’nin bütünleştirme amacını açıklar mısınız? 
Vatan Partisi açılım adı altında dayatılan bölünme sürecine meydan okumaktadır. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tarih boyunca yaşattıkları birlik bütünlük ve kardeşlik bilincini temsil ediyoruz. Bütünlük bilincinin gönüllerde yaşaması için her türlü eylemin içindeyiz. Genel Başkanımız Sayın Perinçek 2015 seçim kampanyasını Güneydoğu’dan başlatmıştı. Ben de Mardin’den Erzurum’a kadar 21 gün içinde Vatan Partisi’ni kardeşlik projesi çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu halkıyla ülkemizin geleceğini tartıştım. Halkımız devletin gücünü, bayrağın gölgesini ve kamu düzenini sağlayacak siyasi iradenin tezahürünü hasretle beklemektedir. Vatan Partisi’ni Meclis’e ayak atmasından sonra bölücü tezgah bozulacaktır ve Kandil beyaz bayrak çekmek zorunda kalacaktır. 
AKBABALAR KEMİKLERİN PEŞİNDE 
- Peki ekonomide çözümünüz? 
Türkiye’de emperyalist sömürünün bütün krizleri ağır bir şekilde yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Bugün artık sürdürülemez bir sürecin bütün yakıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Meclis’te bulunan muhalefet AKP’nin de bugüne kadar uyguladığı “Derviş projesi”ne sarılmaktadır. CHP de MHP de tercihi budur. 12 yıl önce sürülerimize sırtlanları saldırtanlar, şimdi akbabaları göndererek kemikler üzerinde ne kalmışsa onları toplama peşindedirler. Vatan Partisi bu oyunu da bozacaktır.  
EN GENÇ VEKİLİ MECLİS’E SOKACAĞIZ
 - Sizin peşinizden Denizli 2. Sıra Milletvekili Adayı da yine sizin gibi en genç adaylardan Yadigar Özen oldu. Seçim çalışmalarına başladınız mı? Tepkiler nasıl? 
46 yıl önce Denizliler beni Türkiye’nin en genç milletvekili olarak görevlendirmişlerdir. Şimdi yeniden milletvekili adaylığı görevini verdiler. Sevindiğim bir şey var, ben 1969’da adalet partisi listesinin 3. sırasından seçilmiştim. Bu seçimde 2. sıradaki aday arkadaşım Yadigar, inşallah Türkiye’nin en genç milletvekili olarak TBMM’ye gelecek. Denizli’de yapılan önseçim hazırlıkları bizim seçmenle kaynaşmamızı çoktan başlattı. Bizim seçim kampanyamız adeta bölgesel bir demokrasi şenliği olarak gerçekleşecektir. Bu şenliğe vatanı böldürmek istemeyenlerin hepsi katılacaktır umudundayım. Vatanı böldürmemenin yolu Vatan’da birleşmekten geçer. 

29 Nisan 2015 Çarşamba

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan Ahmedinejad'la görüştü

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN ve Parti Heyeti, İran ziyaretinde Ahmedinejad ile görüştü
Komşu ülkelerle birlik programını seçim bildirgesine de koyan Vatan Partisi çalışmalarına hız verdi. Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin'in başkanlığındaki heyet İran'da temaslarına başladı. Vatan Partisi Heyeti ilk ziyaretini İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile gerçekleştirdi. Ahmedinejad’ın başkent Tahran’da bulunan çalışma ofisinde gerçekleşen görüşmede karşılıklı dayanışma ve dostluk mesajları iletildi. 
(Yakup Aslan, ulusalkanal.com.tr - 28 Nisan 2015 Salı 00:00)
Komşu ülkelerle birlik programını seçim bildirgesine de koyan Vatan Partisi çalışmalarına hız verdi. Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin'in başkanlığındaki heyet İran'da temaslarına başladı. Vatan Partisi Heyeti ilk ziyaretini İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile gerçekleştirdi. Ahmedinejad’ın başkent Tahran’da bulunan çalışma ofisinde gerçekleşen görüşmede karşılıklı dayanışma ve dostluk mesajları iletildi. Batı Asya Birliği fikrinin ete kemiğe büründüğü toplantıda 7 Ülke 7 Deniz Projesi için siyasi, diplomatik, ekonomik kültürel alanlarda somut adımlar atılmasına karar verildi. Türk ve İranlı gençlerin Dünya antiemperyalist gençlik hareketinde öncü olması gerekliliğine vurgu yapıldı. Vatan Partisi heyetini son derece sıcak karşılayan eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ‘Burada bacılarımı ve kardeşlerimi ağırlıyorum ve bundan büyük mutluluk duyuyorum’ dedi.
VATAN PARTİSİ’NİN MECLİS’E GİRMESİ BATI ASYA BİRLİĞİ’Nİ KURACAK
Heyet adına ilk sözü alan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Pekin, bölgesel işbirliğini geliştirmek amacı ile İran’da bulunduklarını ifade etti.
Yedi Ülke Yedi Deniz Projesi ile bölgeye barışın geleceğini vurgulayan Pekin, Vatan Partisi’nin Meclis’e girmesi ile birlikte bölge barışı için yapacakları ilk işin Batı Asya Birliği’ni kurmak olacağını ifade etti. Em. Korg. Pekin “Ticareti dolar hükümdarlığından kurtarmak ve milli paralarımızla ticareti geliştirmek öncelikli hedefimizdir” dedi. Pekin, bu hedefin ABD’nin dolar aracılığı ile bölgeyi yönlendirmesinin önüne geçeceğinin altını çizdi. ‘AKP’nin komşularımıza terör ihraç etmesine karşıyız’ diyen genel başkan yardımcısı bu durumun sonucunun dönüp dolaşıp Türkiye’yi hedef alacağını vurguladı. Partisi’nin sloganının, Atatürk’ün de dediği gibi “Yurtta sulh cihanda sulh” olduğunu belirtti. Pekin, “Yurtta barışı, komşularda barışı, komşularla barışı sağlayacağız” dedi.
BATI ASYA’DA PARLAMENTERLER BİRLİĞİ KURULMALI
Heyet üyelerinden genel başkan yardımcısı, eski TBMM Başkan Vekili Hasan Korkmazcan antiemperyalist mücadeleyi kurumsallaştırmak adına bölge ülkelerinin parlamenterlerinin oluşturacağı bir ‘Parlamenterler Birliği’ kurulmasını önerdi. Korkmazcan bu birliğin tüzüğü ve içeriğinin belirlenip bir protokol oluşturulabileceğini söyledi.
TÜRK VE İRANLI GENÇLER ANTİ-EMPERYALİST MÜCADELEYE ÖNCÜLÜK EDECEK
Heyette yer alan isimlerden TGB Genel Başkan Yardımcısı, Dünya Antiemperyalist Gençlik Birliği Genel Sekreteri ve Türkiye’nin en genç milletvekili adayı olan Elif İlhamoğlu’nun aynı zamanda ABD askerlerinin başına çuval geçirdiği için yargılandığını öğrenen Ahmedinejad, İlhamoğlu’na ‘Burada bana en yakın arkadaş sensin, öyle ise artık birlikte mücadele edeceğiz’ dedi. İlhamoğlu Dünya’daki antiemperyalist halk hareketlerinin dinamiğini gençliğin oluşturduğunun altını çizerek bu mücadelede emperyalizme karşı direnişin merkezi olan ülkelerde yetiştikleri için İran ve Türk gençliğine daha büyük roller düştüğünü belirtti. Bunun üzerine Ahmedinejad İranlı gençlerle iletişime geçeceğini ve onların da Türk gençleri ile birlikte hareket etmekten büyük mutluluk duyacağını söyledi.
BÖLGE BİRLİĞİ EKONOMİMİZİ BAĞIMSIZ KILACAK
Heyette yer alan bir diğer isim olan Prof. Sencer İmer, ekonomik ve ticari alanda işbirliğinin önemini vurguladı. İki ülkenin de demir çelik kaynaklarının olduğunu ve işbirliği ile bu kaynakların üretiminin ve işletiminin arttırılabileceğini, bu işbirliğinin ilk ölçekte İran, Türkiye, Pakistan, Mısır arasında başlatılıp daha sonra diğer ülkelere de yayılabileceiğini belirtti. Sencer ‘Bölgesel işbirliği ile sanayilerimizi güçlendirmek tesislerimizi bağımsız olarak kurmamızı sağlar’ dedi.
SINIRLARIMIZDAN KÜLTÜR GEÇECEK
Kültürel birlikteliğin bölgede birliği sağlayacak en önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyen Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu üyesi sanatçı Latif Bolat yurtdışında yaşadığı süre boyunca İran ve Türk kültürlerinin birbirlerine çok yakın olduğunu görme şansı olduğunu belirterek 2500 yıllık bir medeniyette antiemperyalist bir liderle bir araya gelmekten onur duyduğunu söyledi. Başta Türkiye ve İran olmak üzere Batı Asya ülkelerinin kültür ve sanat alışverişinde bulunmasının bölgesel birliğin inşaasında ana rol oynayacağını belirtti.
AHMEDİNEJAD: “SORUNLARI ÇÖZECEK TEK ANAKTAR TÜRKİYE VE İRAN BİRLİKTELİĞİDİR”

Heyeti dinleyen İran Eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad Vatan Partisi’nin bölgeye ilişkin fikirlerinin oldukça önemli olduğunun altını çizerek emperyalizmin bölgeden kovulması için Suriye, İran, Irak, Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikteliğinin yeterli olcağını söyledi.
İran Eski Cumhurbaşkanı ‘Emperyalistler bugün bölgemizde özellikle Türkiye ve İran’da oyunlar oynuyor, bu oyunlar kaşısında herkes kendi başına hareket ederse başarılı olamaz. O yüzden bölge birliği çok önemli. 7 Ülke 7 Deniz Projesi gerçekleşirse inanın hiç kimseye ihtiyacımız kalmaz. Burada birleşmenin ana amacı aynı zamanda milletlerin kalkınması, büyümesi ve emperyalizme karşı mücadele etmesidir. 7 ülke bir tarafa dursun bu dünyanın birleşmesini sağlar.
Dünyada yaşayan 7 milyar insanın neredeyse tamamı adalet ve barış isteyen insanlardır. Ama emperyalistler bu 7 milyar insanın üzerinde cunta kurmaya çalışıyor. Bizim sözlerimiz ve amacımız bu 7 milyar insanı birleştirmek üzerine kurulmalı. Bence Batı Asya Birliği’nde temel sloganımız ‘Adalet, barış ve dostluk istiyoruz’ olmalı ve bu sloganla emperyalizme karşı mücadele edilmelidir. Burada öncü gücü İran ve Türkiye’nin oluşturacağını düşünüyorum.
Bence Batı Asya Birliği’nin çokça düşmanı olacaktır. Bencil ve gücü kendi elinde tutmak isteyen odaklar ile bunların bölgedeki temsilcileri inanın kendi halklarını bile feda etmekten çekinmiyorlar. Türkiye’de ve Arap Coğrafyası’nda bu oyun oynanıyor. Buna karşı birlikte olmalıyız. Birlik aklın bir sözü, insanın bir sözüdür ve bu sözün tutulması zaruridir. Bu iki milletin birbirine yakınlaşması için tüm imkanları değerlendirmemiz gerekiyor. Birlikte emperyalizmin karşısında durarak barış ve adaleti gerçekleştirelim. Ekonomide, siyasette, gençlik hareketlerinde, sanatta bu yolu izlersek ortaya eşsiz bir birlik çıkar. Amerika diyor ki ‘Bu bölgenin genlerinde güzellikler yok.’ Ben de diyorum ki aksine bölgenin genlerinde medeniyet var, eşsiz güzellikler var. Türkiye ve İran bir araya gelirse bu medeniyet daha da büyür. Bölge ülkelerinin tamamının sorunları çözülür. Sorunları çözebilecek tek anahtar Türkiye ve İran’ın birlikteliği ama rakip olarak değil kardeş olarak. Bu işbirliğini ne kadar çabuk yaparsak birlik inşaaları kolaylaşır. Ama geciktirirsek zorlaşır. Çünkü emperyalistler aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar ve birlik kurulmazsa amaçlarına ulaşabilirler.
Fakat halklar bu birliktelik ile iki ülke arasına sokulmak istenen nifaka izin vermeyecek. Kurmak istedikleri sahne bozulacak. Milletlerin egemenliği kendi ellerinde olacak. Bu uzun vadeli bir mücadele de olabilir ama biz buna hazırız. Hayatımızı bu mücadeleye adadık. Mesajımız bütün milletler arasında kardeşliktir.

27 Nisan 2015 Pazartesi

Hasan Korkmazcan; "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı"

TPB Onursal Başkanı Hasan Korkmazcan mesaj yayınlayarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı
TBMM E. Başkan Vekili, Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan mesaj yayınlayarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı.
İşte Korkmazcan'ın mesajı:
TBMM’nin açılışının 95. yılını milletçe coşkuyla kutluyoruz. Gazi ve kurucu meclis olarak tarihe geçen TBMM’nin 95 yıl önce, Büyük Önder Atatürk öncülüğünde açılışıyla dünya tarihinin seyri değişmiştir. 
TBMM’nin açılışı, Türk Milleti’nin küresel emperyalistlere bağımsızlık, egemenlik ve özgürlük adına indirdiği güçlü bir şamardır. Emperyalist güçler Türk Milleti’ni tarihin sahnesinden silmek isterken karşılarında bütün mazlum milletlere ışık tutacak milli mücadelenin çelikten iradesini bulmuşlardır. 
Günümüzde de EOKA, PKK, ASALA kalıntılarını ve işbirlikçilerini Türk Milleti’nin üstüne sürmeye çalışan emperyalist güçler bir kere daha milletimizle hesaplaşmaya kalkışmaktadırlar. Türk Milleti bu insanlık, iftira, tertip ve saldırıları da boşa çıkaracak güce sahiptir. Milli mücadele ruhunu ve azmini yüreklerimizde taşımaktayız. 
Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden güçlendireceğiz, Türk Milleti’ni yeniden bütünleştireceğiz. Milli egemenliğimizi, kayıtsız şartsız yeniden kuracağız. Bu kararlılıkla ve bilinçle Türk Milleti’nin sevgili çocuklarına ve insanlık değerlerine bağlı bütün halkların ulusal egemenlik ve çocuk bayramını kutluyorum. (23 Nisan 2015 Perşembe 15:18, ulusalkanal.com.tr)

Vatan Partisi milletvekili adayı Hasan Korkmazcan: Bugün Denizlerle birlikteyiz...

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili adayı Hasan Korkmazcan: 
Bugün Denizlerle birlikteyiz...
"EVET" OY'U SORUSU!...
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarına “evet” oyu vermesine ilişkin bir soruyu yanıtlayan Vatan Partisi Denizli 1. Sıra adayı Hasan Korkmazcan, “O dönemde Denizler’in duruşu neyse, bugün benim duruşum odur. O gün siyasi tuzakların farkında değildik. Şimdi Denizlerle aynı saftayım” dedi.
MİLLİYET gazetesinden Ender Aldanmaz’a açıklamalarda bulunan Korkmazcan “Artık dünya değişti. Geçmişte yapılan artık geride kaldı. O gün Denizler’in duruşu neyse bugün benim duruşum odur. Şimdi Denizler, bugüne bir mesaj veriyorlar. Biz de onların mesajıyla aynı safta bir gelecek kurmak için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Anavatan Partisi’nden de iki dönemDenizli’den milletvekili seçilen Hasan Korkmazcan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idamlarının 10 Mart 1972 tarihinde tartışıldığı 58. birleşimde Demokratik Parti milletvekili olarak Meclis’te yer almış ve idamlar için ise “evet” oyu kullanmıştı.
Korkmazcan, “Geçmişte sağ-sol olarak kurulan bir tuzak vardı. Biz o tuzağa düştük. O gün Denizlerin duruşu neyse benim bugün duruşum odur” dedi. Korkmazcan, o dönemle ilgili değerlendirmelerinde şu görüşlere yer verdi: “O dönem asıl tehlikenin Sovyet Rusya’dan geleceğini düşünüyorduk. Aksini düşünenler bizi ABD uşağı olarak nitelendirmişti. Artık dünya değişti. Geçmişte yapılan geride kaldı. Şimdi Denizler, bugüne bir mesaj veriyorlar. Biz de onların mesajıyla aynı safta mücadele ediyoruz.” (24 Nisan 2015 Cuma 17:59)

10 Nisan 2015 Cuma

Vatan Partisi Denizli Milletvekili Adayı Korkmazcan ‘HDP’ye oy verenlerin eline kan bulaşır’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Adayı Korkmazcan: ‘HDP’ye oy verenlerin eline kan bulaşır’
SEZİM ÖZADALI / ANKARA
Denizli halkı, onu Türkiye’nin en genç milletvekili olarak 1969 yılında Meclis’e yolladı. Meclis’e girdikten sonra hızla yükseldi ve Türkiye’nin en kritik sürecinde aktif siyasete Vatan Partisi’yle devam etme kararı aldı. Hasan Korkmazcan, 46 yıl önce Meclis’e girdiği Denizli’den Vatan Partisi 1. sıra milletvekili adayı oldu.
HASAN KORKMAZCAN KİMDİR?
Korkmazcan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 4 dönem Denizli milletvekilliği ve TBMM Başkanvekilliği yaptı. Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı Korkmazcan, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüten Korkmazcan’la 7 Haziran’daki genel seçimleri, Türkiye’nin önündeki kritik süreci ve Vatan Partisi’nin politikalarını konuştuk…
SORULAR VE CAVAPLAR
AYDINLIK - Önümüzdeki milletvekili genel seçimlerine nasıl bir ortamda giriyoruz?
HASAN KORKMAZCAN - Seçim ortamı demokratik ülkelerdeki eşit ve adil yarış ilkelerinden çok uzaktır. Bir tarafta devletin bütün olanaklarını ve illegal yollarla havuzlanmış bütçeleri, büyük çoğunluğu ele geçirilmiş medya imkanlarını kullanan iktidar partisi var. İktidarın yörüngesindeki sistem içi muhalefetin meydana getirdiği kulvar engelleri var. Buna karşılık diğer tarafta vatandaşlarımızın onurlu yaşamak, egemenlik gücü aşındırılmamış bir devletin vatandaşı olma ve ülkemizin geleceğini güvence altına alacak üretim ekonomisi sisteminin kurulması arzusuna yanıt veren Vatan Partisi var.
Doğal ömrünü çoktan tamamlamış dış güdümlü bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidarın yörüngedeki muhaliflerinin de alternatif üretemediği kesin olarak anlaşıldı. Bu durumda Vatan Partisi Türk seçmeninin önünde yepyeni, sahici, bir iktidar alternatifidir.
AYDINLIK - Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun nedir?
KORKMAZCAN - Türkiye'ye uzun yıllardan beri dayatılan gayrı milli projelerin somutlaşması ve bu projelere Meclis içi siyasi güçlerin boyun eğmiş olmaları en önemli sorunumuzdur. Türkiye'ye EOKA, ASALA ve PKK taşeronları üzerinden yürütülen saldırılar son dönemde somut mesafeler kazanmıştır. EOKA’cılar sadece Kıbrıs'ta değil Doğu Akdeniz ve Ege'de güç dengelerinin fiilen değiştirilmesi gibi hayallere inanır hale gelmişlerdir. 152 Türk adası, Yunan işgaline uğramıştır. ASALA, sadece iktidarın tavizleriyle değil ana muhalefet partisinin sözcüleri eliyle Türkiye'nin teslim alınabilecek kıvamda olduğu izlenimine kavuşturulmuştur. PKK ise sanki Türkiye Cumhuriyeti'ni dize getirdiği gibi bir yanılgıyla sınırsız istekler ortaya koyma şımarıklığı içindedir.
AYDINLIK - Bu sorunlara çözümünüz ne olacak?
KORKMAZCAN - Bu sorunların çözümü kolaydır. Türk milletinin önümüzdeki seçimlerde ortaya koyacağı gerçek milli irade bölgemizdeki bütün siyasi iklimi değiştirecektir.
Vatan Partisi, milleten bu görevi devralabileceğine inanmaktadır. Bizim görevlendirildiğimiz bir Türkiye’de son yıllarda emperyalizmin dayatmalarıyla Kıbrıs'ta Ege'de ve Doğu Akdeniz’de verilmiş bütün tavizler yok hükmünde olacaktır. ASALA artçıların ana muhalefet aday listelerinde yer almalarına rağmen daha bugünden Ermeni soykırımı üzerinden yürütülen politikaları Vatan Partisi iflas ettirmiştir. Yeni CHP'nin, PKK-AKP koalisyonuna katılması bunu yeniden diriltmeye yetmeyecektir.
AYDINLIK - Peki PKK'nın açılım sürecinde elde ettiği zemin konusunda ne düşünüyorsunuz?
KORKMAZCAN - PKK, emperyalizmin "en kullanışlı enstrümanlarından" biri olmasına ve iktidar ve ana muhalefetin işbirliğine rağmen bölgede güç kaybetmektedir. Kendi başına hiçbir etkinliği olmadığı açığa çıkmıştır. O kadar ki 6-7 Ekim olaylarından sonra bölge halkına görünen "bebek ve genç katili", "yıkıcı, yakıcı vahşet" ve kullandığı IŞİD katliamları metotlarıyla ortaya çıkan kanlı yüzü PKK'nın son çırpınışıdır. Bu enstrümanı kullananlar telaş içindedir. Bir taraftan AKP iktidarı işlenen insanlık suçlarını görmezlikten gelmektedir. Diğer taraftan ABD Büyükelçisi dahil CIA elemanları bizzat sahaya inmek zorunda kalmışlardır. Bir başka açıdan bakarsak "HDP barajı aşmalı" kampanyası PKK'ya yeniden güç kazandırma operasyonudur.
AYDINLIK - Bazı çevreler iktidardan kurtulmak için HDP barajı aşsın diyerek yo toplama gayretindeler. Bununla ilgili düşünceniz nedir?
KORKMAZCAN - Açıkça ifade edeyim, bugün HDP'ye oy vermek, terörü alkışlamaktır. HDP'ye oy verin diyenlerin ve katanlık çevrelerin bu tavsiyesine uyanların eli kana bulaşır. PKK'nın öldürdüğü bebeklerin askerlerin öğretmenlerin hemşirelerin kanı, PKK'nın yüksek binalardan atıp üstünden araç geçirdiği gençlerin kanı ve kalleşçe katledilen genç subayların kanı HDP'nin oy pusulası üzerinde durmaktadır. Mührü oraya yöneltenler ellerine 40 bin kişilik kaybın vebalinin sıçrayacağını unutmamalıdır.
AYDINLIK - Vatan Partisi'nin bütünleştirme amacını açıklar mısınız?
KORKMAZCAN - Vatan Partisi açılım adı altında dayatılan bölünme sürecine meydan okumaktadır. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tarih boyunca yaşattıkları birlik bütünlük ve kardeşlik bilincini temsil ediyoruz. Bütünlük bilincinin gönüllerde yaşaması için her türlü eylemin içindeyiz. Genel Başkanımız Sayın Perinçek 2015 seçim kampanyasını Güneydoğu'dan başlatmıştı. Ben de Mardin'den Erzurum'a kadar 21 gün içinde Vatan Partisi'ni kardeşlik projesi çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu halkıyla ülkemizin geleceğini tartıştım. Halkımız devletin gücünü, bayrağın gölgesini ve kamu düzenini sağlayacak siyasi iradenin tezahürünü  hasretle beklemektedir. Vatan Partisi'ni Meclis'e ayak atmasından sonra bölücü tezgah bozulacaktır ve Kandil beyaz bayrak çekmek zorunda kalacaktır.
Güvenlik için emperyalistlerin aramıza bariyer koymak istedikleri Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Lübnan ve diğer dost Arap ülkeleriyle işbirliğinin adımlarını Vatan Partisi muhalefeti atmıştır ve bu bölge kamuoyunda "Barışın temelleri atılıyor" şeklinde algılanmıştır.
AKBABALAR KEMİKLERİN PEŞİNDE
AYDINLIK - Vatan Partisi üretim ekonomisi ile anılan projeler ortaya koydu. Bunlar hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
KORKMAZCAN - Türkiye'de emperyalist sömürünün bütün krizleri ağır bir şekilde yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Biz ileride doğacak bir finansal krizin gerçek krizmiş gibi algılatılması oyununu yıllar önce açıkladık. Bugün artık kriz içinde sürdürülemez bir sürecin bütün yakıcı sonuçlarıyla hepimiz karşı karşıyayız. Buradan çıkışın iki yolu vardır. Türkiye'ye dayatılmak istenen zorba bir rejimle Türkiye'nin bütün ekonomik değerlerini kaybetmesiyle sonuçlanacak yeni bir "Derviş projesi”dir. Bunun açıklamalarını ana muhalefet partisi kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. MHP de “Derviş reçetesini” geçmişte başarıyla uygulayanları aday listelerinin başına yerleştirerek aynı projeye eklemlendiğini göstermiştir. Yani, 12 yıl önce sürülerimize sırtlanları saldırtanlar, şimdi akbabaları göndererek kemikler üzerinde ne kalmışsa onları toplama peşindedirler. Vatan Partisi bu oyunu da bozacaktır. 
Türk tarımı ve sanayisi yeniden ayağa kaldırılacaktır. Çalışan, üreten ve ekonomimizin milli kimliğini koruyan adımlar kısa sürede atılacaktır. Yağma ekonomisiyle gasp edilmiş olan ekonomik güçler asla haram havuzlarda bırakılmayacaktır. Haram havuzlara hükmedenlerin elinden millete yöneltilmiş ekonomik silahlar alınacaktır. Havuz sistemi, tersine çalışacaktır. Soyguncuların havuzu, dip bağlantılarla üretime, refaha ve kalkınmaya yönlendirilecektir.
KUTU
‘Vatanı böldürmemenin yolu
Vatan’da birleşmekten geçer’
AYDINLIK – Sizin peşinizden Denizli 2. sıra Milletvekili Adayı da yine sizin gibi en genç adaylardan Yadigar Özen oldu. Seçim çalışmalarına başladınız mı? Tepkiler nasıl?
KORKMAZCAN - 46 yıl önce Denizlililer beni Türkiye’nin en genç milletvekili olarak görevlendirmişlerdir. Şimdi yeniden milletvekili adaylığı görevini verdiler. Sevindiğim bir şey var, ben 1969'da adalet partisi listesinin 3. Sırasından seçilmiştim. Bu seçimde 2. Sıradaki aday arkadaşım Yadigar, inşallah Türkiye'nin en genç milletvekili olarak TBMM'ye gelecek. Denizli'de yapılan önseçim hazırlıkları bizim seçmenle kaynaşmamızı çoktan başlattı. Bizim seçim kampanyamız adeta bölgesel bir demokrasi şenliği olarak gerçekleşecektir. Bu şenliğe vatanı böldürmek istemeyenlerin hepsi katılacaktır umudundayım. Vatanı böldürmemenin yolu Vatan'da birleşmekten geçer. 

30 Mart 2015 Pazartesi

Bu hafta Nurzen Amuran'ın sorularını, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan yanıtladı...

Bu hafta Nurzen Amuran'ın sorularını,
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan yanıtladı...
İŞTE O SÖYLEŞİ:
AKP’nin uyguladığı gerilim politikaları bu kez parti içinde hakaret ve suç duyuruları içeren diyaloglara yol açtı. Siz bu çatışmaların perde arkasını nasıl yorumluyorsunuz?
AKP iktidarı merkezindeki saklanamaz hale gelen çatlaklar, Türkiye‘ye dayatılan projelerin topyekün çöküşüyle ilgilidir. Bu tartışmaların, AKP kadrolarının kişisel çekişmeleri olarak değerlendirilmesi yanıltıcıdır. Aslında bölgemizde ve Türkiye’de yaşananlar, 2000’li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik olarak başlatılan saldırıların başarısızlık sınırına geldiğini göstermektedir. Türkiye de inşa edilmek istenen yeni manda rejimi bütün unsurlarıyla çöküş alametleri göstermektedir. Şimdi milletimize düşen bu rejimin bütün unsurlarını etkisiz kılacak iradeyi 7 Haziran’da var etmektir. Vatanda beklenen, ülkemizde, komşularımızda ve bölgemizde barış, huzur ve refahı sağlayacak bir milli iktidardır. Türk Milleti, milli, demokratik ve devrimci birikimiyle kendi egemenliğini yeniden sağlama gücüne sahiptir.
İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR
Demokratik değerlerin AKP iktidarında içleri boşaltıldı veya yeni yorumlarla zorlamalarla farklı değerler benimsetilmeye çalışılıyor. Demokratik değerlerin korunmasında nasıl bir dayanışmaya gereksinim var?
AKP iktidarı süresince sadece demokratik değerlerin değil, değer kavramının da aşındırıldığına tanık olduk. Dini, ahlaki, kültürel ve sosyal her türlü kavram bu aşınma ve çürümeden payını aldı. Şimdi milletçe her türlü temel değerlerimizi yeniden inşa etmek zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Bu zorunluluk geçmiş kuşaklara saygımızın, gelecek kuşaklara borcumuzun gereği olarak önümüzde durmaktadır.
AKP döneminde alınan her karar, insan onurunu yaralamak veya yok etmek adına yapıldı. Kumpas davaları en güzel örneği. Kimler sahip çıkacak, toplum önderlerinin bir bölümü şu anda birbirleriyle çatışma halindeler?
İnsan onuru, bütün insana ilişkin değerlerin özüdür. Onur zedeleyici her türlü uygulama insanlık suçudur. Zulmü uygulayanlar, destekleyenler ve seyirci kalanlar suç ortağıdır. İnsan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan rejimler, sadece o rejimin iktidarını değil, eşlik eden muhaliflerini de sorumlu duruma düşürür.
Hep dile getiriyoruz, demokrasinin güçlendirilmesi için, siyasi partiler ve seçim yasasında yapılacak düzenlemelere ihtiyaç var.Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Demokrasiyi güçlendirmek benim 1969 da başlayan parlamenterlik hayatımın en belirgin uğraşısı olmuştur. 1971’deki Partiler Arası Anayasa Komisyonu Başkanlığından itibaren Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanlığı’na kadar siyasi partileri, standardı yüksek bir demokrasinin hukuksal temelini gerçekleştirmeye yönlendirdim. Birçok anayasa ve yasa hükümleri, öncülük ettiğim tekliflerle gerçekleşti. 1998 de Partiler Arası Uyum Komisyonu Başkanı olarak imzaladığım ve dönemin liderlerinin de imzaladığı 17 kanun TBMM’den oybirliğiyle çıktığı halde siyasi partiler ve seçim yasalarında demokratikleşmeyi öngören teklif hala ele alınamamıştır.
6-7 EKİM'DE MASKELERİ DÜŞTÜ
Bugün kamplaşmanın ayrıştırmanın siyasi bir taktik olarak kullanılması, Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir risk oluşturmuyor mu?
Elbette oluşturuyor. Siyasi çıkarlar için toplumu bir arada tutan herhangi bir değerin kullanılması ayrışmaya yol açar. Toplumu kamplaştırmaktan yarar uman bir iktidar anlayışı milli bütünlüğe suikasttır.
Hukuk Devleti unutturuldu, kanun devleti sürecine girildi. Bu tehlikeli gelişmede sorumluluk yalnız iktidar da bulunan partinin mi, onları seçen halkın mı yoksa çeşitli dönemlerde siyaset anlayışını yozlaştıranların mı?
Hepsinin sorumluluğu var. Hukuk devletinin zedelendiği yerde demokrasiden bahsedilemez, sonunun nereye varacağı belli olmayan adaletsiz bir toplumsal çürüme süreci başlar. İçinde yaşadığımız dönem böyle bir süreçtir. İktidar, muhalefet, medya, üniversiteler ve etkinliklerini teslimiyette bulanlar, krizin ortak sorumlularıdır.
Sade bir yurttaş olarak ben artık muhalefet partilerinin birbirlerini eleştirmeleri yerine, halka ne vaat ettiklerini, projelerini öğrenmek istiyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Vatan Partisi olarak aynen bunu yapmaya çalışıyoruz. Milletimize, bütünlüğümüzü her alanda sağlayacak ve üretim ekonomisiyle ekonomik egemenliğimizi kuracak milli programımızı sunuyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu’ya gittiniz. Halkın gündemi yandaş medyada, AKP ve HDP’de, denildiği şekliyle siyasi mi yoksa dile getirilmeyen ekonomik sorunlar mı?
Güney Doğu ve Doğu Anadolu’ya ”Vatan Partisi Kardeşlik Bürosu” etkinlikleri çerçevesinde gittim. Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Erzincan ve Erzurum illeri ve bazı ilçelerinde konferans, açılış, kurum ziyaretleri, basın toplantıları ve Vatan’a katılım törenlerinde bulundum.
Görüştüğüm vatandaşlar en çok devlet ve güvenlik boşluğundan yakınmaktadır. Artık ekonomiden işsizliğe, üretimsizlikten yolsuzluğa, her sorunun, devletin iktidar tarafından bölgede etkisizleştirilmesinden kaynaklandığı bilinci doğmaktadır. 6-7 Ekim olaylarında maskesi düşen bölücü terörün cani yüzünü bölge halkı bir kere daha acı biçimde görmüştür. Yağmalanan, kundaklanan bina ve işyerlerinin hala onarılmamış yıkıntıları arasında, yarısı komşu ülkelerden sığınmış işsizler umutsuzca dolaşmaktadır.
AB PARLAMENTOSU VE ABD MECLİSİNDE KARARGAH KURDULAR
Sözde Ermeni soykırımı adıyla yürütülen etkinlikler yeniden gündemde. 24 Nisan Türkiye aleyhine lobi faaliyetleri yürüten örgütler için istismar günüdür. Bu konuda neler diyeceksiniz?
Taşnak ve Asala terör çetelerinin lobi görünümlü uzantıları, Avrupa Parlamentosu ve ABD Temsilciler Meclisi kulislerine yeniden karargah kurdular. Yüzüncü yıl yalanına dayalı terör faaliyetleri yapışkan bir yüzsüzlükle güncel tutulmaktadır.
Aslında bunların yabancı işgalcilerin maşası olarak, Müslüman komşularına karşı etnik temizliğe giriştikleri yıl 1914’tür. Türk ordusunu arkadan vurma, vatanlarına ihanet ve devletlerine isyanın sonucu olarak yaşanan trajedilerin yüzüncü yılı geride kalmıştır. Bugünkü yalan ve iftira kampanyalarının Taşnak, Asala ve PKK cinayetlerinden farkı yoktur. Aynı karanlık, küresel yönlendirme ve projelerin eseridirler.
Günümüzde emperyalist yalana destek olan yönetici ve parlamenterler, artık doğrudan etnik temizlik canilerine diplomat katillerine ve küresel teröre alet olmaktadırlar. Gerçekle hiçbir bağı kalmamış bir iddiayı desteklemek demokratik değerleri ve parlamenterlik onurunu hiçe saymaktır.
Peki şimdiye kadar Türkiye adına neler yapıldı?
Bu konuda 2005’ten beri uyarmadığımız parlamento kalmamıştır.
Bugün ABD’deki sözde soykırım imzacılarına hatırlatıyorum: ABD Başkanlık arşivlerindeki 18/04/2005 tarihli Türk Parlamenterler Birliği’nin George W. Bush’a mektubunu ve George W. Bush ‘un cevabi mektubunu okusunlar.
Cevabi mektupta neler yazıyordu?
Bu yazışmalarda ABD görüşü özetle şöyleydi: ‘’Ortak tarihleriyle ilgili olarak Ermeni ve Türk hükümetleri ile sivil toplum aktörlerinin akademik, sivil toplum ve diplomatik düzeydeki tartışmalarını destekliyoruz”. Aradan geçen on yılda Ermeniler tartışma masasına hiç yaklaşmadıkları gibi emperyalist yalanı destekleyecek hiçbir belge gösteremediler.
Aksine milletimize atılmak istenen iftiranın temelindeki emperyalist yalan tamamen açığa çıktı.
Yalanların kırılma noktası, AİHM’de görülen Perinçek- İsviçre Davasıyla ortaya çıktı, değil mi?
Evet. Bu en önemli gelişmede, AİHM Perinçek- İsviçre Davasında iddialar, hukuken çürütüldü. Avrupa Parlamentosu üyeleri şu aşamada yargıyı etkilemeye girişerek terör destekçiliğini, Avrupa değerleriyle savaşa dönüştürmüşlerdir. Bunun tarihi sorumluluğundan kurtulamayacaklardır. Türkler için milletimize yönelik iftira kampanyasına karşı durmak, vatan savunmasıyla eşdeğerdir.
Bundan sonra neler yapabiliriz?
Bundan sonra, bizim bütün kurum ve kuruluşlarımızla, bütün üniversite ve sivil örgütlerimizle muhataplarımıza gerçekleri anlatma kampanyasına hız vermemiz zorunludur.
Kampanyanın merkezine AİHM’ deki Perinçek- İsviçre Davası alınmalıdır.
Sözünü ettiğimiz bu aydınlatma kampanyası emperyalist güçlere maşa olan insanlık dışı terör şebekeleriyle, onlara destek olan insanlığın ve kendi halklarının düşmanını, işbirlikçilerini açığa çıkarmaktır.
Dış politikada saygınlığı artan, ”yeniden danışılır” ülke haline nasıl gelebiliriz?
Türkiye Atatürk’ün” Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine yeniden dört elle sarılmalıdır. Günümüz dünyasında dış politika sadece dışarıda uygulanan diplomatik siyaset değildir. Dış politika güvenliktir, huzurdur ve ekmektir. Atatürk‘ün barışçı, bağımsız, uluslararası hukuku esas alan ilkeleri uygulandığı sürece İngiltere’den Afganistan’a kadar iyi komşuluk ilişkileriyle kuşatılmıştı. Bugün 16 Adası işgal edilmiş, 5 komşu Büyükelçiliği kapatılmış, toprakları uluslararası terörist eğitimine açılmış, tarihte ilk defa sivil vatandaşları askeri saldırılarla kaybedilmiş sözde“sıfır sorun’’ diplomasisiyle karşı karşıyayız. Milli çıkarları ve hukuku ideolojik saplantılara feda eden dış yörüngelere takılı hiçbir uygulama ülkelere saygınlık getirmez. Verdiğiniz yanıtlar için teşekkürler. [Odatv.com]
İşte o ihanet beyanı: "Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı soykırım" dedi
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun BaşdanışmanıEtyen Mahçupyan, İngiliz Parlamentosu’nun alt kanadı Avam Kamarası’nda ‘Ermeni soykırımıifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum’ diye konuştu. AHMET Davutoğlu’nun Başdanışmanı  Etyen Mahçupyan,  “Ermeni soykırımı” dedi, PKK/PYD’nin sınırımızdaki varlığını savundu. Mahçupyan’ın İngiliz Parlamentosu’nda düzenlenen, “Türkiye’de AKP Dönemi” başlıklı toplantıdaki konuşmasını PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi dinledi. Mahçupyan, 1915 olaylarının “soykırım” olduğunu idda etti: “Kendimi Ermeniden çok Osmanlı hissediyorum. Milliyetçi değilim ama 1915 soykırımına konu geldiğinde, ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullanıyorum. Ben bunun soykırım olduğunu düşünüyorum.”  IŞİD’e ilişkin bir soru üzerine ise Mahçupyan, Türk hükümetinin  IŞİD’i  büyük bir tehdit olarak gördüğünü dile getirerek “Türkiye, sınırında DAEŞ’in olmasındansa, Kürt bir komşuyu tercih eder. Ancak tabii bu sadece Türkler ve Kürtler anlaşabilirse mümkün olur” dedi.  
‘ERDOĞAN ÇOK KANDIRILDI’ 
Bürokratların zaman zaman siyasetçileri doğru bilgilendirmediğini belirten Mahçupyan, şunları söyledi: “Tayyip Erdoğan, Başbakanken bazen bir konuyla ilgili bir şey yapılmadığını 3-4 ay sonra öğreniyordu. Örneğin HrantDink olayından biliyorum, Erdoğan birkaç defa kendi bürokratları tarafından aldatıldı.” Mahçupyan, konuşmasında yolsuzluk tartışmalarına da değindi: “Bunlarda gerçeklik payı olsaydı sonuçlarını görmemiz gerekirdi. Ancak AKP her seçimde, CHP ve MHP’nin oylarının toplamından daha fazla oy almıştır.” 
‘24 NİSAN YAKLAŞTIKÇA TAARRUZ ARTIYOR’ 
Başbakan Davutoğlu’nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın “Ermeni soykırımı vardır” demesi ve PKK/PYD yapılanmasını savunmasına Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Korg. İsmail Hakkı Pekin tepki gösterdi. Pekin, Doğu Perinçek’in 28 Ocak’ta AİHM’de görülen davasını hatırlatarak “1915 olayları bir soykırım değil. Bu konu AİHM’in Perinçek kararında açık ve net olarak belirlenmişti” ifadelerini kullandı.  
HRANT’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI 
Pekin şunları söyledi: “Etyen Mahçupyan’ın soykırım demesiyle soykırım olmuyor. Uluslararası Adalet Divanı aldığı kararda ‘Her mahkeme soykırım vardır diyemez. Ya mahalli ya da uluslararası mahkemeler bu kararı verir’ diyor. Avrupa Adalet Divanı da ‘Parlamentoların verdiği kararlar tamamen siyasi kararlardır. Bunların hukukla alakası yoktur’ ifadelerini kullanıyor. Bunlara rağmen 24 Nisan yaklaştıkça Türkiye üzerine çok büyük bir taarruz var. Hükümet bunun soykırım olduğunu mu kabul ediyor?”  
[29 Mart 2015 Pazar 05:57_63 176 1 0_İstihbarat Servisi]