24 Kasım 2016 Perşembe

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK: "Meclis (TBMM) yetkileri kaldırılamaz! 'Cumhurbaşkanlığı sistemi'ne geçit yok

MECLİS YETKİLERİ KALDIRILAMAZ! CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE GEÇİT YOK!
Genel Başkanımız Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanlığı Sistemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 
(Tarih:20-11-2016 Pazar)
Merkez Karar Kurulumuz, 20 Kasım 2016 günü Ankara’da toplanarak, AKP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı Sistemi girişimini görüştü ve Türk Milletine aşağıdaki bildiriyi yayınlamayı kararlaştırdı.
Genel Başkanımız Doğu Perinçek’in açıkladığı bildiri aynen şöyledir:
Büyük Türk Milleti,
AKP’nin “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” girişimine ilişkin haberler gazetelere yansıdı. Anayasa değişikliği taslağı MHP'ye verildi. 30 maddenin değişeceği belirtiliyor, ancak madde içerikleri henüz kamuoyuna açıklanmadı. “Yeni model”in bir tek ismi belli. “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” deniyor. Hükümet sistemleri arasında böyle bir adlandırmaya rastlanmıyor.
Başkanlık sisteminin adını değiştiriyorlar ama saltanat hevesi kalıyor.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN YETKİLERİ
TEK ELDE TOPLANIYOR
Gazete haberlerine göre, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı aynı zamanda Hükümet Başkanlığı görevini yapacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yetkileri tek elde toplanıyor.
Anayasa değişikliğinin sorunu şurada düğümlenmektedir: Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti nasıl denetleyecek?
Türkiyemizin geleneksel anayasa sistemine göre, Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında sorumlu değildir. Bugün Meclis, Cumhurbaşkanını denetleyemiyor ama hükümeti denetliyor. Hükümet, Meclisten güven oyu alarak kuruluyor ve Meclis tarafından her an düşürülebilir. Ayrıca Meclisin hükümeti Soruyla, Genel görüşmeyle, Meclis araştırmasıyla, Meclis soruşturmasıyla ve Gensoruyla denetleme araçları Anayasada ve Meclis İçtüzüğünde düzenlenmiştir. Bu araçlar, Meclisin elleri ve ayaklarıdır.
MİLLİ HAKİMİYET BÖLÜNECEK Mİ?..
Anayasa değişikliği bu denetleme araçlarını ortadan kaldırırsa, sorumsuz bir hükümet başkanı ve sorumsuz bir hükümet manzarası ortaya çıkacaktır.
30 Maddelik değişiklik paketinin içinde neler bulunmaktadır, sorular şunlardır:
Türkiye’nin anayasa geleneğindeki Meclise karşı sorumlu hükümet sistemi ortadan kaldırılmakta mıdır?
Devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı ortadan kaldırılmakta mıdır?
Yasama ve yürütme organları arasındaki ilişki koparılmakta mıdır?
Katı bir kuvvetler ayrılığına mı gidiliyor?
Cumhurbaşkanının yönettiği hükümet, Meclisten güven oyu alacak mı, almayacak mı?
“Cumhurbaşkanlığı sistemi”nde almayacak gözüküyor.
Bu durumda millî hakimiyet, devletin temel organları arasında bölünecek mi?
Peki millî hakimiyetin bölünmezliği ilkesi müzeye mi kalkacak?
MECLİS TEKERLEKLİ SANDALYEYE Mİ OTURTULUYOR
Büyük soru şudur: AKP, Gazi Meclisin hükümeti denetleme araçlarını yok etme girişimi içinde midir?
O zaman “millî irade” ne hale düşer?
Bu soru yerindedir. Çünkü yasa yapan ama hükümeti denetleyemeyen Meclis, o yasaların uygulanmasını sağlayamaz.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, Meclisin denetleme olanaklarını yok ederse, Meclis yalnız konuşur ama elsiz ayaksız kalır.
Meclis hükümeti denetleyemezse, Gazi Meclis ortadan kaldırılmış olur.
Meclis, Millî Mücadelede emperyalizme karşı savaşarak gazi olmuştu ve güçlenmişti. Şimdi AKP, o Gazi Meclisi elsiz ayaksız bırakma girişimi içindedir.
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI
Bugün Türkiyemizin önündeki başlıca sorunlar,
Bir: Bölücü Terörü ve FETÖ’yü temizleyerek yurtta barışı ve birliği sağlamak,
İki: Amerikan koridorunu bozarak vatan bütünlüğümüzü güvence altına almak,
Üç: İçine girdiğimiz ağırlaşan ekonomik krizden Millî Direnme Ekonomisiyle çıkmak,
Dört: Komşularımızla ve Avrasya ülkeleriyle dayanışma içine girerek Atlantik’ten gelen dış tehdidi bertaraf etmektir.
Türkiye, vatan bütünlüğü ve üretim ekonomisi için, Atlantik sisteminden kurtulmak ve Avrasya’daki bağımsız konumuna yerleşmek süreci içindedir. Bu görevleri ancak milletin geniş güçlerini birleştirerek başarabiliriz.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ
TÜRKİYE CEPHESİNİ BÖLER
Cumhurbaşkanlığı sistemi, daha bugünden milleti bölmektedir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin tartışılmasıyla ortaya çıkan manzara tam da ABD emperyalizminin, PKK’nın ve FETÖ’nün arzuladığı bölünme manzarasıdır.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, milleti birleştirme ve seferber etme ihtiyacına yanıt vermiyor.
Bu sistem milleti oluşturan işçileri, çiftçileri, kamu çalışanlarını, esnaf ve zanaatkarı, milli sanayici ve tüccarı siyasetin dışına sürmektedir.
Bu sistem, bir tek mafyalaşan hakim zümrenin saltanatına hizmet eder.
Bu sistem, sıcak para komisyoncularının, büyük faizcilerin, dolar ve borsa vurguncularının ve tarikat rantçılarının millet üzerinde diktatörlüğüne hizmet eder.
MİLLİ BİRLİK VE MİLLİ SEFERBERLİK İÇİN
GÜÇLÜ MECLİS GÜÇLÜ HÜKÜMET GÜÇLÜ ORDU
Oysa İkinci İstiklâl Savaşı ve Millî Direnme Ekonomisini inşa koşullarında, Türkiye’nin Millî Birliğe, Millî Seferberliğe, Güçlü Meclise, Güçlü Hükümete ve Güçlü Orduya ihtiyacı var.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, İkinci İstiklâl Savaşının sistemi değildir.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, Millî Direnme Ekonomisinin sistemi de değildir.
Cumhurbaşkanlığı sistemi, Türkiye’yi komşularıyla ve Avrasya ülkeleriyle birleştirecek sistem de değildir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde, milleti birleştirecek ve seferber edecek başlıca kurum olan Meclis, elsiz ayaksız hale getirilir.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Millet yok!
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis yok!
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Hükümet yok!
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Milletin vekili yok!
Cumhurbaşkanlığı sisteminde Cumhurbaşkanı da yok!
MHP CHP VE AKP’YE ÇAĞRI
AKP’ye çağrıda bulunuyoruz: İkinci İstiklâl Savaşı koşullarında milleti bölmekten ve milletin Meclisini etkisiz hale getirmekten başka bir işe yaramayacak olan Cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçiniz!
MHP’ye çağrıda bulunuyoruz: Milletin bölünmesine hizmet eden Cumhurbaşkanlığı sistemini desteklemeyiniz!
CHP’ye çağrıda bulunuyoruz: Bulunduğunuz konum, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı mücadeleyi baltalıyor. ABD emperyalizminin ve Bölücü Terör örgütünün aleti olan HDP ve FETÖ ile dayanışmaya son veriniz!
Meclise çağrıda bunuyoruz: Milletin verdiği hükümeti denetleme yetkisini terkederek Meclisi gereksiz hale getirmeyiniz!
TÜRK MİLLETİ
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ GİRİŞİMİNE
KESİNLİKLE İZİN VERMEYECEK

ABD ve AB, Türkiye’nin anayasa rejimini değiştirmek için çok uğraştı. Türk milleti kavramına kafayı takmışlardı. Özerklik istiyorlardı. Cemaat ve tarikatları yasallaştıran “yaşam tarzlarına özgürlük” olmalıydı.
AKP ve CHP’nin toplamı, Mecliste yeterli çoğunluğu sağlıyordu ama başaramadılar, başaramazlardı. Türk milletinin anayasa dışına sürülmesi, özerklik ve Ortaçağ yaşamının özgürleştirilmesi, hiçbir gücün harcı değildi. 
Türkiye, ABD güdümlü gerici ve bölücü terörle savaşırken, gerici ve bölücü bir anayasa yapılamazdı. Meclis, kendi meşruluğunun temeli olan Anayasayı kaldırıp yenisini getiremezdi.
Cumhurbaşkanlığı sistemi girişimi de, kesinlikle bozguna uğrayacaktır.
Türk Milleti ve Milletin Meclisi, Cumhurbaşkanlığı sistemine izin vermeyecektir.
Vatan Partisi, Meclisin tarihi sorumluluğuna seslenerek ve milletimizi seferber ederek, Cumhurbaşkanlığı sistemi girişimini bozguna uğratacaktır.
Milletimize güveniyoruz.
Partimizin millete bağlılığına güveniyoruz.

14 Ekim 2016 Cuma

HASAN KORKMAZCAN: 'YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI İÇ CEPHEYİ BÖLÜYOR'

'YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI İÇ CEPHEYİ BÖLÜYOR'
[AYDINLIK; MANŞET - 14.10.2016]
TBMM Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı Hasan Korkmazcan, Milli Anayasa Hareketi Yönetim Kurulu adına yaptığı açıklamada "Yeni Anayasa" tartışmalarını eleştirdi. Korkmazcan'ın açıklaması şöyle:
11 Ekim 2016 Salı günü Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı grup konuşması üzerine "yeni anayasa" konusu yeniden gündeme taşınmıştır. Bu zamansız, Türkiye düşmanı çevreleri sevindirecek talihsiz bir çıkış olmuştur.
Yoğun dış ve iç tehditlerin yaşandığı bugünkü ortamda, sağlıklı bir anayasa değişikliği tartışması yürütülemez. Bu tür tartışmalar ülke yararına bir sonuç doğurmaz. Böyle bir ortamda yürütülecek tartışmaların, kamuoyunu milli çıkarlarımıza uygun bir zeminde buluşturması mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde karşılaştığı en ağır saldırılarla boğuştuğu bu günlerde milletimizin dikkatini ve odaklanma noktasını değiştirmeye çalışan bu girişimi kaygıyla karşılıyoruz.
Anayasa değişikliklerini günümüz Türkiyesinin tartışma konuları arasına sokmak, iç cepheyi bölme sonucunu doğurur. İç cepheyi bölme arzusunun 15 Temmuz işgal girişiminin arkasındaki çevrelerden kaynaklandığı açıktır.
Türksüz, Atatürksüz anayasa yapma girişimlerini püskürttük. Türkiye düşmanları 15 Temmuz'da Türkiye Cumhuriyetine yıkıcı bir anayasayı kabul ettirmeye kalkıştılar. Yenilgilerini ve çaresizliklerini herkes gördü. 15 Temmuzun hasarları henüz ortadan kaldırılmadan, Anayasa değişikliği konusu aynı çevrelerin güdümünde tekrar gündeme getirilmektedir.
Adalet Bakanının bu konuda ileri sürdüğü gerekçeler, 15 Temmuz müteşebbislerinin çok işine yarayacak sözlerdir. Adalet Bakanının "fiili durumu hukuki hale getirmek" sözleri, Türkiye'de anayasanın doğrudan iktidar tarafından askıya alındığının, bütün iktidar uygulamalarının hukuk dışı bir zeminde yürütüldüğünün itirafıdır. Adalet Bakanı sadece iç cepheyi bölmekle kalmamış, karşı cepheye katkı verecek konuma düşmüştür.
İktidara bu yolu açan muhalefet liderlerinden Sayın Bahçeli'nin konumu da aynıdır.
Kaygı duyulacak bir husus da görevi anayasayı korumak olan Anayasa Mahkemesi Başkanının bu konuda ihsas-ı reyde bulunmuş olmasıdır. AYM Başkanı kendisinin varlık nedeni olan anayasayı korumak yerine, ortadan kaldırmaya soyunmuştur. Darbeye yol açan şey, kendisinin ifade ettiği gibi anayasa değil, aksine, süregelen anayasa ihlalleridir. Darbeciler, anayasanın ilkelerinin göz ardı edilmesi ve kurumlarının işletilmemesinden fırsat bulmuşlardır.
Milli Anayasa Hareketi şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da, Türk Milleti'nin Atatürk Milliyetçisi, milli, üniter, laik, sosyal, hukuk devleti ilkelerine dayalı anayasasını savunmak üzere görev başındadır. Milletimiz bundan önceki süreçte yeni anayasa girişimlerini nasıl püskürttüyse, yeni teşebbüslere de geçit vermeyecektir.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

HASAN KORKMAZCAN: "Türkiye birlik içinde FETÖ darbesi ile mücadele ederken “Yeni Anayasa” talebi Türkiye’ye sabotaj olacaktır..."

MİLLİ ANAYASA HAREKETİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN: “YENİ ANAYASA TALEBİ” TÜRKİYE’YE SABOTAJDIR

MİLLİ Anayasa Hareketi Başkanı ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN Türkiye birlik içinde FETÖ darbesi ile mücadele ederken “Yeni Anayasa” talebinin Türkiye’ye sabotaj olacağını bildirdi.
Hasan KORKMAZCAN, Cumhurbaşkanı Recep Tayip ERDOĞAN başkanlığında yapılan; Başbakan ve AKP Genel Başkanı Binali YILDIRIM, CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ve MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin katıldığı zirveyi ve sonrasında yapılan “Yeni Anayasa” açıklamasını değerlendirdi.
Zirve sonrasında yapılan açıklamada “Yeni Anayasa”dan söz edildiğini kaydeden Hasan KORKMAZCAN, “Şu anda Türkiye’ye yönelik saldırıya karşı milli bir duyarlılık oluştu. Herkes darbeye karşı birlikte hareket etti. Bu birlikteliği bozacak her türlü hareketten kaçınmak gerekir. Türkiye birlik içinde FETÖ darbesi ile mücadele ederken ‘Yeni Anayasa’ talebi bu birliği bozar. 
Bu girişim Türkiye’ye sabotaj olur. Yaşanan darbe girişimi mevcut anayasadaki boşluklardan kaynaklanmadı” dedi.
Türkiye’nin birliğini bozmak için fırsat bekleyen çevreler olduğunu vurgulayan KORKMAZCAN, bu çevrelere alet olunmamasını istedi. KORKMAZCAN şunları söyledi: “Şu anda tek gündemimiz milli birlik ve bütünlüğümüzü korumak olmalıdır. İç ve dış terör odaklarının etkisiz kılmak için çalışılmalıdır. Bunu olumsuz etkileyecek, halk arasına nifak sokacak girişimlerden uzak durulmalıdır. Milli Anayasa hareketi olarak bu konudaki görüşlerimizi bir bildiri ile açıklayacağız.”

21 Temmuz 2016 Perşembe

HASAN KORKMAZCAN: "BU GÖREV, VATAN SAVUNMASIDIR"

VATAN PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HASAN KORKMAZCAN; 15 TEMMUZ VAKIASI İLE İLGİLİ” MİLLETVEKİLLERİNE MEKTUP GÖNDERDİ
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, Meclis'teki milletvekillerine mektup gönderdi. Korkmazcan mektubunda, "15 Temmuz 2016 günü TBMM'nin gösterdiği kahramanca direnişteki katkılarınız için sizi yürekten kutluyorum. Gerçekleştirilen tarihi görev, açık anlatımıyla vatan savunmasıdır" dedi.
(Ankara, 20 Temmuz 2016 Çarşamba & ulusalkanal.com.tr)
Vatan Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimiyle ilgili Meclis'e mektup gönderdi. Korkmazcan mektubunda, "15 Temmuz 2016 günü TBMM'nin gösterdiği kahramanca direnişteki katkılarınız için sizi yürekten kutluyorum. Gerçekleştirilen tarihi görev, açık anlatımıyla vatan savunmasıdır." dedi.
Yaşanan olayların basit bir darbe girişimi olmadığını vurgulayan Korkmazcan, yaşananların kapsamlı bir işgal saldırısı olduğunu belirtti. Korkmazcan, girişimin bütün bölgeyi hedef aldığını belirtti.
"KAPSAMLI BİR İŞGAL SALDIRISI: 
Milletçe bize yaşatılan korkunç felaket, basit bir darbe girişimi değildir. İşbirlikçi hainler eliyle yürütülen bu girişim, kapsamlı bir işgal saldırısıdır. Ne yazık ki yurdumuzda sahnelenme fırsatı bulabilen bu insanlık dışı saldırı, Türkiye'mizi, bölge ülkelerini ve emperyalizme karşı uyanan bütün halkları hedefe koyan insanlık dışı projenin bir uygulamasıdır. İşgal saldırısının asıl karar vericileri, Türk Milletinin varlığını, birliğini ve ülke bütünlüğünü savunurken, cephe cepheye geldiği saklanamayan, dost maskeli odaklardır. Bunlar devlet ve uluslararası kurum kimlikleriyle terör üssüne dönüşmekten utanmaz konuma düşmüşlerdir."
Milli güçlerin 15 Temmuz'daki darbe girşimiyle ilgili gerçeklerin bilincinde olduğunu belirten Korkmazcan, "Türk Milleti, hürriyet ve bağımsızlığın timsali olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır" dedi.

12 Temmuz 2016 Salı

Avrupa Temsilciliğimiz, sözde ‘Ermeni Soykırımı Kararını’ Alman Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak itiraz başvurusunda bulundu.

'SOYKIRIM' KARARI YÜKSEK YARGIYA TAŞINDI
Avrupa Temsilciliğimiz, sözde ‘Ermeni Soykırımı Kararını’ Alman Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak itiraz başvurusunda bulundu. (Tarih:09-07-2016 12:52)
Avrupa Temsilciliğimiz, Federal Almanya Parlamentosu’nun uluslararası hukuku hiçe sayarak aldığı sözde ‘Ermeni Soykırımı Kararını’ Alman Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak itiraz başvurusunda bulundu.
Alman Meclisi’nin 2 Haziran 2016’da aldığı kararın geri alınmasını talep eden Avrupa Temsilciliğimiz yasalar tarafından tanınan bir aylık süre dolmadan, bireysel başvurularını Karlsruhe’deki Alman Anayasa Mahkemesi’ne ulaş- tırdı. Yüksek Mahkeme’ye itiraz başvurusunda bulunan, Prof. Hakkı Keskin (2005- 2009 Alman Meclisi Bundestag ve Avrupa Parlamenterler Konseyi Üyesi, Almanya Türk Toplumu TGD Kurucu Genel Başkanı), Beyhan Yıldırım (Vatan Partisi Avrupa Temsilcisi), Meram Tosun (Türkiye Gençlik Birliği TGB Almanya Genel Sekreteri), Dr. Murat Burhanoğlu (Vatan Partisi Avrupa Yürütme Kurulu Üyesi), ayrı ayrı yaptıkları başvurularda, Bundestag Kararı’nın Alman Anayasası’na ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu gerekçeleriyle sundular.
ALMAN ANAYASASI’NA AYKIRI
Yasalar gereği, avukatlar aracılığıyla yapılan bireysel başvurularda Alman Anayasası’nın 1., 2., 3. maddeleri ile uluslararası hukuka ve mahkeme kararlarına aykırı davranıldığı bildirildi. Başvurularda ayrıntılı gerekçeler sunularak, 2 Haziran 2016’da Alman Meclisi tarafından alınan “soykırımı” kararı ile 1948 Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Perinçek-İsviçre Davası Kararı’nın ihlal edildiği Yüksek Mahkeme’ye aktarıldı.
MECLİS BAŞKANININ AÇIKLAMASI DİLEKÇEDE
Başvurularda, Alman Meclisi Başkanı Prof. Norbert Lammert’in 2 Haziran 2016 tarihli Meclis oturumunda, “Meclislerin soykırım kararı alma konusundaki yetkisizliklerini” anlatan açıklaması hatırlatıldı. Başvuru dilekçelerinde şu ifadeler kullanıldı: “Ein Parlament ist keine Historikerkommission und ganz gewiss kein Gericht. - ‘Bir Parlamento, tarihçiler komisyonu değildir, kesinlikle mahkeme de değildir. (Prof. Norbert Lammert, 2 Haziran 2016, Alman Meclisi Başkanı’nın Sözde Ermeni Soykırımı Kararı öncesi Alman Meclisi Bundestag’da yaptığı açış konuşmasından).”
BERLİN EYALETİ ESKİ İÇİŞLERİ BAKANINA ATIF
Rus Devlet Arşivleri ile Ermeni devlet adamları ve tarihçilerinin de 1915 olaylarına ilişkin tespitlerinin paylaşıldığı başvurularda, Berlin Eyaleti Eski İçişleri Bakanı Dr. Ehrhart Körting’in oylamadan bir gün önce Tagesspiegel’de yayımlanan makalesi de şu cümlelerle hatırlatıldı: “Der Antrag ist antitürkisch und gefährdet den Inneren Frieden in Deutschland” ■ Önerge, Türk Karşıtıdır ve Almanya’nın İç Barışını tehdit ediyor.” (Dr. Ehrhart Körting, Tagesspiegel, 1 Haziran 2016).

29 Nisan 2016 Cuma

MİLLİ ANAYASA HAREKETİ BİNLERCE YURTSEVERİ ANKARA'DA BULUŞTURDU

Milli güçler, 'Türksüz Anayasa'ya karşı birleşti. 
Milli Anayasa Hareketi Kurultayı Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce vatanseverle Ankara’da toplandı
Türk Milleti" ifadesini hedef alan yeni anayasa girişimine karşı başlatılan Milli Anayasa Kurultayı Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde devam ediyor. Binlerce yurttaşın katıldığı kurultayda AKP'nin bölücü ve gerici bir anayasa yapmak istediğinin altı çizildi.
Saat 12'de başlayan kurultayda sık sık Bölücü gerici anayasaya geçit yok, Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları atıldı.
Eski Meclis Başkanı Hasan Korkmazcan'ın yönettiği kurultaya Kumpas davalarında tutuklanmış bir çok aydın, sanatçı, Vatan Partisi yöneticileri, DSP yöneticileri katıldı.
Eski CHP Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP'nin yeni anayasasına karşı Milli Anayasa Kurultayı'nın 11 maddeden oluşan sonuç bildirgesini tek tek okudu, salondaki yurttaşların oyuna sundu. Yurttaşları Milli Anayasa Hareketinin çatısı altında toplanmaya çağıran Güler, "Türk Milleti'ni anayasadan sildirtmeyeceğiz" dedi. Bölücü ve gerici anayasaya geçit verilmeyeceği vurgusu yapılan bildiri, oy birliği ile kabul edildi. Milli Anayasa Hareketi Yürütme kurulu üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Gülerin açıkladığı sonuç bildirgesi şöyle:
Vatanımız ve Cumhuriyetimiz, uzun süreden bu yana büyük saldırılar altındadır. Ülkemizin varlığının tehdit edildiği bugünlerde, biz Türk vatandaşları, Yeni Anayasa yaptırarak Gazi Meclis’i anayasal düzeni ortadan kaldırma gibi ağır bir siyasal suç işlemeye sürükleyenlere karşı, 27 Mart 2016 günü Ankara’da toplandık ve aşağıda belirttiğimiz tutumda birleştik.
1.    Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi bölünmez bir bütündür. Topraklarımız üzerinde birden fazla egemenlik alanı yaratılamaz. Bölgecilik yapılarak özerklik, federasyonculuk güdülemez. Ülkemizin bir karış toprağından vazgeçilmesi söz konusu dahi olamaz.
2.    Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik Türk Milleti’ne aittir. Çokkültürcülük adına etnik ayrılıkçılık, ümmetçilik adına mezhebi parçalanma yoluyla Türk Milleti’nin bütünlüğü bölünemez. Ulusun varlığıve egemenlik hakları, hiçbir koşulda ortadan kaldırılamaz.
3.    Milli birliğimizin sağlamlaşarak sürdürülmesi, egemenlik ve bağımsızlık haklarımızın dokunulmazlığı için, 1919’dan sonra bir kez daha, tarihsel bir görev ile karşı karşıyayız. Bu görev‘müdafaa-i hukuku milliye' görevidir. Bu görevi üstleniyor, ulusal haklarımızı savunma mücadelesinden bir an bile geri durmayacağımızı ilan ediyoruz.
4.    Her türlü kültürel ve toplumsal özelliklerimizin red ve inkarına karşı olduğumuz gibi, bu özelliklerimizi Türk Milleti’ni etnik – mezhebi topluluklara bölme aracı yapan her türlü kimlikçiliği ve siyasallaştırmayı reddediyoruz. Etnikçi ve ümmetçi kesimlerle bunları destekleyen dış dünya aktörlerine, Türk Milleti’nin varlığına ve haklarına saygı göstermelerini hatırlatıyor ve bu yöndeki Yeni Anayasa girişimlerinden vazgeçmelerini ihtar ediyoruz.
5.    Anayasa’dan Türk Vatandaşlığı statümüzü silmeye ve egemenliği Türk Milleti’nden almaya yeltenen Yeni Anayasa saldırısına karşı, varoluşumuzu savunma ve direnme esasının meşru olduğunu ilan ediyoruz.
6.    Siyasal ümmetçilik güdenlerin ortadan kaldırmak istedikleri milli devlet, bireysel ve sosyal özgürlüklerimizin güvencesi olan laikliğin koruyucu zırhıdır. Laikliği ortadan kaldırarak bireysel hak ve özgürlüklerimizi cemaatlere devredecek, halkımızı mezheplerin, inanç gruplarının iktidar savaşlarına mahkum edecek birYeni Anayasa’ya karşı, yurttaşlık haklarımızı ve özgürlüğümüzü savunma ve direnme esasının meşru olduğunu bildiriyoruz.
7.    Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişmesinde temel olmuş hükmetme biçimi, kaynağını meclisten alan parlamenter hükümet sistemidir. Bunu ortadan kaldırmak, basit bir hükümet işleyişi değişikliği değil, egemenliğimizin kullanılış tarzını değiştirmek anlamı taşır. Egemenlik hakkımızı, hiçbir partizan hedefe ve hiçbir kişisel hevese kurban etmeyeceğimizi açıklıyoruz.
8.    Yeni Anayasa, etnik bölücülükle 2008 yılından bu yana yapılan hukuk dışı “müzakere”lerin nihai halkasıdır. Yeni Anayasa ısrarıyla bölücü çevrelerin taleplerini müzakereye açmak, bölücü teröre karşı yürütülen savaşa ciddi zararlar vermektedir.Şimdiye kadar yapılmış yasa dışı sözde “müzakere ve mutabakatlar”ın Yeni Anayasa hüllesiyle anayasal düzen haline getirilmesi, hiçbir koşulda kabul edilemez.
9.    Yeni Anayasacılığın ana damarı dışarıdadır. Yeni Anayasalar, dünyada ve bölgemizde yeniden bir paylaşım savaşı yürüten küresel emperyalizmin saldırı aracıdır. Ülkemizde sözde çok kültürcülük, etnikçilik, mezhepçilik peşinde sürüklenenleri, çağımızın bu çıplak gerçeğini fark ederek, bu gayrımilli saldırganlığa alet olmaktan vazgeçmeleri için uyarıyoruz.
10.    Büyük Ortadoğu Projesi temelinde Kuzey Afrika ülkelerinde, komşularımız Irak’ta, Suriye’de tanık olduğumuz gerçek, milli varoluşların ortadan kaldırılmasından ve ülkelerin kabile - aşiretlere, etnisite - mezheplere ayrıştırılmasından, parçalanmasından ibarettir. Ulusal varoluşları ve hakları yok edilmeye çalışılan komşularımızın, tüm dünya uluslarının ve insanlığın kutlu geleceği için, küresel emperyalizmin tam karşısında olduğumuzu duyuruyoruz.
11.    Milli Anayasa Hareketi, karşı karşıya olduğumuz Atatürksüz, Türksüz, bölücü gayrımilli anayasacılık saldırısına karşı, ulusal varlığımızı, milli birliğimizi, vatanımızın bütünlüğünü ve bu değerlere ilişkin tüm haklarımızı savunma ve direnme kararlılığını ifade eder. Aynı iradeye sahip bütün siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, toplulukları ve kişileri, hiçbir ayırım gözetmeksizin,bu iradeyi yükseltmeye çağırır.
14.48: Türkiye Sanatçılar Birliği Başkanı İnci Özdil konuştu. İnci Özdil: "Yeni anayasa intihar demektir. İntihar etmek isteyen var mı aranızda. Burada olanlar istemiyoruz tabii ki, biz milli anayasa hareketiyiz. Biz tek tumruğuz. Yeni anayasa bir projedir. Yeni anayasa birliğe, kardeşliğe çomak sokmak demektir."
14.40: TESUD Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş konuştu
 Erdoğan Karakuş: "İlk 3 madde değişirse Ankara başkent olmaktan çıkacak. Çorumlular Yozgatlılar nereye gideceksiniz? Soruyorum. Yeni anayasanın sizlere neleri kaybettireceğini farkına varın. En azından çoluğunuzu çocuğunuzu önemseyin."
14.33: 24. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter konuştu
14.18:  Ulaştırma eski Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz konuştu.
Enis Öksüz: "Canavar emperyalist devletler, yeni anayasa ile boynumuzu kesmeye çalışıyor. Milleti ayıranlar birleştirici bir anayasa çıkaramazlar. Yeni anayasaya izin vermeyeceğiz!"
14.10: TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz konuştu.
Cengiz'in açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Cesaret önemli. ABD'nin bölücü ve gerici terör örgütlerinin, patlayan bombalarının korku iklimine bir cevaptır. Terör örgütlerinin bombalarından korkmuyoruz!
İnsan korkar, ama millet korkmaz, korkmamalı. Türk milleti teröre asla baş eğmeyecek. Cesaretin onurlu ve şerefli bir hayat sürmeye faydası var. Ölüm kusanlara buradan kararlılığımızı ifade ediyoruz.
Başaramayacakları birşeyi dayatıyorlar. Mücadele örgütlü olur. MAH'ın bizleri birleştirmesi örgütlü mücadelenin gereği olan hedefler koyması gereklidir. Ordumuzun, polisimizin, korucumuzun 24 Temmuz'da başlattığı hareket, MAH mücadelesiyle birlikte gidecektir ve en kısa sürede zafere ulaşacaktır.
Milli olmayan anayasayı milli etiketiyle sunmaya çalışıyorlar. Bu ülkede milli olan biziz! Kuvvetli olan çoğunluk olan biziz!
Türk gençliği bir kere ayağa kalktımı hiçbir işi yarım bırakmaz. Aksini iddia eden 19 Mayıs 2016 günü Atatürk’ün evine baksın! Atatürk gençliği gericilere bölücülere karşı orada olacaktır!"
14.00: Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu Konuştu.
Eminağaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Anayasayı kurucu meclisler yapar. Anayasa yapma yetkisi olmayan bir meclis insan unsurların gözünü dikmiş olan meclis, yeni anayasa diyerek yola çıkmışsa bizim görevimiz bunun karşısında durmak ve Cumhuriyeti sonuna kadar yaşatmaktır." 
13.56: Hacı Bektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Salmanpakoğlu konuştu.
Salmanpakoğlu'nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Bu vatana sahip çıkmak için yüreğini ortaya koyan ey vatanseverler, merhaba!
Türkiye üzerine oynanan oyunların bugünlere kadar gelişinde her zaman karşımıza çıkan bir çelişki vardır. Bu çelişki aydınlanma ile karanlığın çelişkisidir.
İşimiz bu kurultayda, aydınlanmanın ne olduğunu herkese ifade etmek durumundayız. Bunun için buradayız.
Anayasayı değiştirceklermiş, nasıl değiştirecekler? İktidarın tuzaklarına düşmeyeceğiz. Bunun için buradayız. Mücadele edeceğiz."
13.30: Kültür Eski Bakanı Namık Kemal Zeybek konuştu.
Zeybek, "Yeni anayasa bir tuzaktır. Ülkemizi karmaşaya sokan gelişmelerin son noktası olacak. Bu noktada sağ- sol, çekilişleri kalmamıştır. Aklımızı başımıza alalım." dedi.
Zeybek'in açıklamaları şöyle:
13. 25: 24. Dönem CHP Uşak Milletvekili Av. Dilek Akagün Yılmaz konuştu.
Akagün'ün açıklaması şöyle:
Bunca güzel konuşmadan sonra konuşma yapmak zor olsa gerek
Sizlerden birisi olarak bende burada dişlerin sesini dile getirmek istiyorum
Bu ülkenin geçen kemalistler aydınları sizleri selamlıyorum
Hepimizz biliyoruus ki ülkemize abd tarafından dayatılan bu anayasa emperyalist bir projedşr. Bizi açıkça tehdit ediyorlar. Bu tehditleri sadece bize yapmıyorlar bütün ezilenn uluslara yapıyorlar.
Çok etkili dili kimlşkli bşr yapı yapılarak ülkeleri parçalıyorlar.
Bu proje bize şu an anayasa olarak karşımıza çıkıyor. İzin vermeyeceğiz
Bazı solcu arkadaşlarımız HDP'yi çok laik sanıyorlar ama meclise verilen yönergeleri inceleyelim. Verilen maddelere bizim evet diyeceğimizi sanıyorlar. Ama yanılıyorlar demeyeceğiz.
IŞİD ve PKK terörüyle ve ABD tehditleriyle yeni anayasa dayatması ile "bu ülkenin  ulus devleti yıkılsın, laik devleti yıkılsın, çağdaş devleti yıkılsın" diye uğraşıyorlar . Biz de burdan onlara sesleniyoruz: Biz çağdaş, laik cumhuriyet rejimini yıktırtmayacağız.
13.18: Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuştu. Perinçek:  Bölücü anayasa girişimi terörle ittifak halindedir
Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek'in açıklamaları şöyle:
Doğu Perinçek: "Mustafa Kemalin askerleriyiz!
Sayın başkan, Milli Anayasa Hareketi'nin sayın yöneticileri;
Edirne'den, Tekirdağ'dan, Hakkari, Muş, Varto, Van, Artvin, Trabzon, Samsun, Mersin, Adana, Antalya, İç Anadolu bozkırlarından kurultayımıza gelen, birbirine kenetlenen değerli delegeler;
Hepinizi yürekten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Önce buradan meydan okuyoruz. Atatürk'ün başkenti, devrimci türkiyeyi kuran cumhuriyeti kuran milletimizi birleştiren, bize vatan armağan eden büyük hareketin başkenti Ankara'dan meydan okuyoruz!
Terörle, canlı bombalarla Türkiyemizi yeniden düzenlemeye kalkanlara, bölücü anayasa dayatanlara meydan okuyoruz. Onların yobaz ve bölücü terör örgütlerini hendeklere gömen bir Türkiye var, TSK ile polisiyle ve korucusuyla. Bu yeni anayasa dedikleri bölücü anayasa hendeklere gömülen bölücülüğü hendeklerden kurtarma girişimidir.
Şimdi bölücü teröre ve bölücü anayasaya karşı mücadele vardır. İkisi de Türkiye'nin vatan bütünlüğünü koruma, çağdaş, halkçı, bağımsız Türkiye'yi kurma mücadelesi. Bugün canlı bombalarla terörle bir anayasa dayatılıyor. Ülkemizde canlı bombalar var. Birinci canlı bomba burada Türklüğü anayasadan dışarı sürmek. Türk milletinin kurduğu bir Türkiye'de Türklüğü anayasadan atmaya kalkanların alnını karışlıyoruz. Bu girişimi hendeklere gömmeye kararlıyız.
İkinci canlı bomba özerklik. Türkiyede ayrı otorite alanları oluşturmak, belli bölgeleri etnik iddialarla ABD vesayeti altında yönetmeye kalkmak. Bu girişimin yerle bir olacağını buradan bütün dünyaya ilan ediyoruz. Özerklik, sen benden değilsin, ötekisin, başkasısın anlamına gelir. Bu girişim de milletin bağrına çarpacak, okyanus ötesine dönecek!
Türk milletini bölme girişimi bölücü terörle ittifak halindedir. Bölücü anayasa girişimi, bölücü terörün müttefikidir.
Tayyip Erdoğanlara, Davutoğullarına buradan ihtar ediyoruz. Milleti bölmeyin, Cumhuriyet'in ayakları altında kalacaksınız, Türk Milletinin ayakları altında kalacaksınız!
13.11 Adalet Eski Bakanı ve DSP Başkanlık Kurulu Üyesi Hikmet Sami Türk Konuştu.
Hikmet Sami Türk'ün konuşması şöyle:
13.00:
12.51: Türkiye Barolar Birliği Temsilcisi Prof. Dr. Necdet Basa, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun mesajını okudu.
"Bu önemli toplantı türkiyede demokrasinin işleyişi ve hukuk devleti işleyişinin,  vahim noktalara ulaştığı bir dönem daha olmamışştır.
Bu zor süreçte mensubu olmaktan gurur duyduğum hukukun üstlünğüne inanna egemnliğin kayırsız şartsız olduğu, güçlü olduğu için haklı olmak yoktur diyerek devam ediyoruz. Israrla hukukun üstünlüğüne savunmaya devam ediyoruz. Temel hak ve özgürlükli sınırlandırılması karşısında sessiz kalmıyoruz. İfade özgürlüğünü fiilen ortadan kaldrıan, bireyin ve toplumun savunucular-ı olarak görevimizi icra ediyoruz.
Biliyoruz ki toplumların birkte yaşama iradesi sevgisaygı hoş göre iradesi büyür ve adaletle yaşatır.
Çağdaş anaysalar egenliğin milletin, vekillerin istedikleri zaman geri almasını açık tutarlar ve tutmak zorundalar.
Ülkemizin gündemini yeni ayasa belirliyuotr. Ancak ülkenin önceliği yeni aysa değildir. Anaysanın ilk üç maddesinde yer alan 3 naddeden, hukukun üstlüğünden çoğulcu demokratik anlayıştan çağdaşlıktan, ulusallıktan asla taviz verilemez.
Her yeni anayasa genelde devrim ve karşı devrim kurucu iradenin manifestosudur. Kurucu ideolojiyi yansıtan belgedir. Bizim anaysamızın belgeside, anayasamızın 4. maddesine göre değiştirelemez ve teklif dahi edilemez.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve  Türkiye Barolar Birliği adına kurultaya selamlarımı saygılarımı iletiyorum"
12.48: TBMM eski Başkanı Hasan Korkmazcan konuştu. Korkmazcan: "Bölücü anayasa girişimini tarihin çöplüğüne atacağız" dedi.
Korkmazcan'ın açıklamaları şöyle:
“Değerli vatanseverler, Türkiyemizin 81 ilinden Varto'dan Edirne'den Marmaris'ten Artvin'den Türkiye’nin kalbinin yeniden ankarada atmaya başladığını göstermek için dünden itibarenn yollara düştünüz Türkiye'nin herhangi bir salonunda herhangi bir meydanında insanlar bir araya gelemesinler diye emperyalizmin bombalarının patlatıldığı, tehtidlerin yapıldığı terör estirildiği bir dönemde ankarada bir kararlılık duruşu belirmek için geldinşiz. Bu bizim son kurultayımız değil, ilk kurultayımzıda değil Türkük dünyada var olduğu müdedretçe insanlığın sıkıntıya düştüğü her devrede türk kurultayları bis insanlık meşalesi olarak tanımlanmıştır. 20. yyda emperyalist güçler dünyanın mazlum haklklarınıun mallarını varlıklarını ellerinden aldılar şimdi onurlarını da ellerinden alırız zannederek bugüne kadar görülmemiş büyük güçlerle bir savaş başlattılar. 
Bu savaşın sonunda onlara dersini bizim kurultaylarımız verdi. Çanakkale bir kurutaydır aynen ergenekon gibi. İstiklal savaşı Ankarada sivasta toplanan kurultayların eseridir. MÖ 2000li yıllarda bzokırlarda toplanan kurultaylar ghibi. 2.yyın bugünkü noktaya gelemsinde ankaranın kararlılığı büyük ro oynamuşt. 
Daha dün akşiam biri diyorki 20.yyn bütün paradigmaları yıkıldı, kurulan kurumlar devletler geçersiz hale geldi şimdi yenisini kurmak lazım. Bunlarkendi kendilerine insanlık birikimlerine savaş açarak insanları sindirebileceklerini sanıyoırlar Türkiye 21. yyn başlangıcında da hayır sesi .çıkıyor Hayor insanlık değerlerine dokunamazsınız, kiralık askerlerinizle afgamnistandaki uygur mabetlerini yıktırab,ilirsiniz ama tüklüğün kalbindeki insanlık aşkı oldukça bütün insanlığın bağımsızlığı garanti altıondadır. Biz sadece bir anayasa tartışması yürütmüyoruz. 
Anayasa hukuk zemininde hukukun görevlendirdiği organların amsalarında ün,lerde stklarada ve kend,isinin haklarını savnumka isteyen vatandaşların toplantılarında konuşulur. Ama bugünb  türkiyeye dayatılan sadevce bir anaysa değil Anayasada Türk milletini kaldırmak istiyorlar bizide afganistan Irak, Yugoslavya gibi paraçparça yapmak istiyorlar.
Emperyalizm silahla ulaşamadığı yerlede anayasa ilke toplumları dağıtmak istiyot. Böylelikle bütün insanlık empreryalizmin av alanına dönüşecek, insanlık ,stedikleri gibi yöneldnirilebilecek. Bugün bu ahayale buradan dur diyoruz.
Önümüzdeki günlerde anadoluda bu gayrimilli anayasa dayatmasının karşısında bütün vatandaşlarımızla set kuracağız milli cepheyi oluşturacağoız. Bugüne kadar yanlşlıklarla emperyalist yörüngeye girmiş olanların uyanmalarını bekliyoruz. Bundan önve yeni osmanlıukcvılık hayyalleriyle komşularımıxzla aramıza setler koyanların yeterli dersleri çıkarmış olmalarını umuyoruz.
Sonuç hem kuşatyılmış hem de içine sızılmış bir topluluk haline geld,i. Şimdi yeni heveslerle başkanlık gib,i kamuyflajlara bu ısrar sona ermelidir. Sona ermeze biz onu sona erdireceğiz. Bölücü teröre umut feneri olan anayasa girişimini naıld urdurduysak tarihin ..
Bugünden itibaren Yüce Atatürkünb başkendimiz olarak ilan ettiği yerden sesimizi şemdinliye erdirneye kadar ulaştırmak , emperyalizme durm demek Türklerin tarihi görevidir. Bizim gerçek anayasamıznda ,inşanlığüın eşitliği, insanları ırklarına mezherplerine göre ayırmamak vardır.
Türksüz anayasa yapmaya çalışmak Türklere ırkçılığı yakıştırmak en büyük ayığtır. Aasıl ayoıp emperyalizm ırkçılığıdır. O m,ikrobubu topraklara bulaştırmayacağız.
12.29: Milli Anayasa Hareketi Yönetim Kurulu, tek tek divandaki yerlerine davet edildi.
Yönetim Kurulu şöyle:
Av. Dilek Akagün Yılmaz, Yavuz Alogan, Dr. Canan Arıtman, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Süheyl Batum, Av. Tülay Bekar, E. Tümg. Naci Beştepe, Namık Kemal Boya, Çağdaş Cengiz, E. Korg. Erdoğan Karakuş, Suay Karaman, Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Yaşar Okuyan, Enis Öksüz, Av. Metin Öney, E. Tümg. Osman Özbek, İnci Özdil, Utku Reyhan, Av. Nusret Senem, Prof. Dr. Nur Serter, Doç. Dr. Hüner Tuncer, Rıza Zelyut
12.26: Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın ardından "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atıldı
12.25: Kurultay saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı. ( 27 Mart 2016 Pazar)
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKILAR:
E.Özaydin - 1 ay önce; marin bu kurultay ,ikinci ulusak kurtulius haerketinin de bir baslangigici olur. tüm ulus olarak mutlak ikinci bir zafere yürürüz , birglimizi saglamis olarak , tel kelime ile katilmcilari selamliyorum
**
vatandaş - 1 ay önce; Toplantılara destek olmak istersek iletişim kuracağımız bir link veya telefon numarası bile yok. Çok önemli olan bu detayı vermeniz gerekiyor. Yaptığınız yayınlarda bu tür ayrıntılara mutlaka dikkat etmeniz gerekiyor.
**
haluk kurt - 1 ay önce; bu bildirgeye tamamen katılıyorum da yurdum insanına nasıl anlatmayı veya ulaştırmayı düşünüyorsunuz acaba?yoksa 82 anayasası gibi ''kör parmağım gözüne,,mi olacak?
**
isa çakan - 1 ay önce; Merhaba Vatan fedayileri ben bu kurultaya gelirken bir Adana mebusu olarak bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Konuşmaların bir çok yerinde ağladım ve mücadele etmek kararıyla ne kadar doğru bir yol izlediğimin de farkına vardım. Bundan sonra haytımın sonuna kadar vatanım ve milletim için kendimi feda edeceğim ve kanımın son damlasına kadar fedayi olarak mücadele edecek ve mutlu öleceğim. 
**
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/milli-anayasa-hareketi-binlerce-yurtseveri-ankara-da-bulusturdu-h97053.html



15 Nisan 2016 Cuma

MİLLİ ANAYASA HAREKETİ BAŞKANI HASAN KORKMAZCAN: "Yeni ve bölücü anayasa küresel güçlerin bir dayatmasıdır. "

BÖLÜCÜ ANAYASA BUZDOLABINDA
Halkın ‘Bölünme anayasası’ adını verdiği girişimde hesap tutmadı. Erdoğan ve AKP’de ‘yenilgi’ korkusu yaşanırken, ‘destek vermeyen halkın ikna edilmeye ihtiyacı olduğu’ görüşü öne çıktı. 
(15 Nisan 2016 Cuma 13:24  Aydınlık / Ankara)
Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’de kurulan “Yeni anayasa masası”nın dağılması sonrasında AKP’nin kendi teklifini Meclis’e sunmasını istemişti. Erdoğan genel merkez yöneticileriyle ve AKP TBMM Grup Yönetim Kurulu üyeleriyle birçok kez bir araya gelerek izlenecek yol haritası konusunda görüşmeler yaptı. Erdoğan’ın talimatları sonrası Başbakan Ahmet Davutoğlu da yaptığı açıklamada AKP’nin teklifinin haziran ayında TBMM’ye sunulacağını, Eylül ayında da referanduma gidilebileceği mesajı verildi. Hazırlıkların bu takvime göre yapılması istendi.
Bu açıklamaların üzerinden daha bir ay geçmeden kulislere “Erdoğan ve AKP’nin “Yeni anayasa konusunu ertelediği, demlenmeye bıraktığı” bilgisi düştü. AKP kulislerini yakından izleyen Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan ve Yeni Şafak’tan Hürriyet gazetesine transfer olan Abdulkadir Selvi aynı gün gelişmeleri köşelerine taşıdı.
Selvi, çalışmaların “acele edilmemesi ve zamana yayılması” kararını Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ortak iradesi olduğunu ifade etti. Selvi gazetesindeki köşesinde TBMM’deki oylamada 330, referandumda yüzde 51 sıkıntısına değindi. “Tünelin ucundaki ışığın görülmesi” gerektiğine vurgu yaptı.
ASIL NEDEN NE?
Aydınlık, Erdoğan ve AKP’nin “Yeni anayasa”da neden plan değiştirdiğini araştırırken, geri adımın zorunluluktan kaynaklandığı bilgisine ulaştı. Erdoğan adına kamuoyu araştırması yapan ekipten edinilen bilgilere göre yapılan strateji değişikliğinin nedenleri şöyle:
Anketler tehlike işareti verdi:
“Yeni anayasa ve başkanlık” konusunda yaptırılan anketler çelişkili sonuçlar verdi. Anketlerde bazı dönemlerde destek yüzde 56’ya kadar çıkarken, bazılarında ise yüzde 46’larda kaldı. Aynı konuda sorulan diğer sorulara verilen yanıtlarla, “Yeni anayasa”ya destek arasında uyum görülmedi. Bu durum konunun uzmanı öğretim üyeleri tarafından “tehlike işareti yanıyor” şeklinde yorumlandı. Aydınlık’a bilgi veren bir uzman, “Referandumun garanti olmadığı açıkça görülüyor. Referandum öncesinde ortaya çıkabilecek bir olumsuzluk her şeyi altüst edebilir. Böyle bir durum Cumhurbaşkanı Erdoğan için de AKP için de ciddi sıkıntı doğurur. Bugünkü koşullarda alınacak yenilginin arkası gelir. Sanırım bu durum Cumhurbaşkanına anlatıldı” dedi.
ERDOĞAN DAVUTOĞLU’NA GÜVENMİYOR
“Yeni anayasa” girişiminin soğutulmasının bir başka nedeni de Erdoğan’ın Davutoğlu için ‘başka hesaplar içinde’ olduğuna inanması, Erdoğan’ın teklifin TBMM oylamasında AKP’den ciddi firelerin olabileceği istihbaratı aldığı.
Teklifin TBMM’de yenilgiye uğramasının Davutoğlu’nu güçlendireceğini düşünen Erdoğan’ın MHP, CHP ve HDP’deki gelişmeleri beklediği, bu partilerde yaşanacak gelişmelere göre hareket etmenin daha doğru olacağına karar verdiği vurgulanıyor.
Erdoğan’a anayasa girişimini erteleme önerisi götüren ekibin değerlendirmelerinden biri de şöyle: Halkın gündeminde ilk sıralarda terör ve ekonomik kriz var. Piyasalarda belirgin bir durgunluk var. Halkın “Yeni anayasa”ya hiç ilgisi yok. Toplantılarda belediye personeli ve memurlarla salonların doldurulması yanıltıcı. Üstelik “başkanlık” konusunda kafalar da karışık. “Yeni anayasa”ya karşı hızlı bir karşı hareket oluşabilir. “Bölünme Anayasası” kampanyası geçen dönem etkili oldu, yine olur.
AYNI ANDA ÇOK CEPHEDE SAVAŞ KAZANILMAZ
Saray’da yapılan değerlendirmelerde öne çıkan bir başka konu da aynı anda çok cephede savaşmanın zorluğu.
7 Haziran seçimleri öncesindekine benzer bir havanın ortaya çıkma riski. “Yeni anayasa” konusunda yaşanacak bölünmenin hem PKK’ya, hem de FETÖ’ye yarayacağı, bunun da referandum sonuçlarını olumsuz etkileyeceği konuşuluyor.
‘MAH VATAN NÖBETİNİ SÜRDÜRECEK’
Milli Anayasa Hareketi (MAH) Başkanı Hasan Korkmazcan “Yeni anayasa” girişiminin ertelenmesinin kendilerinin bir başarısı olduğunu bildirdi. Türkiye’nin bölücü terör ve F tipiyle mücadele yürüttüğü, sınırlarımızda savaşın yaşandığı bir dönemde “Yeni anayasa” girişiminin bölücü bir girişim olacağını kaydeden Korkmazcan şunları söyledi:
“Yeni anayasa küresel güçlerin bir dayatmasıdır. Bu nedenle egemenlik bilinciyle yaşayan milletimize Cumhuriyet değerlerine aykırı bir anayasayı kabul ettirmek mümkün değildir. 1 Kasım seçimlerinden sonra Atlantik ötesi sipariş yeniden gündeme geldi. Ancak masa kısa sürede dağıldı. AKP’nin tek başına anayasa yazma girişimi de buzdolabına kaldırılmış görülüyor. Bu sonucun alınmasında MAH’ın millete dayanan caydırıcı gücü büyük rol oynamıştır. Batının ‘Yeni anayasa’lar yoluyla ulus devletleri kuşatma hareketine katılan siyasi partiler eninde sonunda halkın bağımsızlık direnciyle karşılaşacaktır. Anayasayı yeniden yazma girişimi aslında anayasayı ihlal girişimidir.”
‘YENİ ANAYASADA ZİKZAK YOK’
Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtladı. Elvan “Yeni anayasa” konusunun zamana yayılacağı ile ilgili olarak, “Biz zikzak yapan parti değiliz. Böyle zamana yayma, ipe un serme gibi bir yaklaşım kesinlikle söz konusu değil. Parti ve Hükümet olarak gereğini yapacağız. Sonuna kadar bu değişikliğin de arkasındayız” dedi.
Elvan, “Takvimde değişiklik olup olmayacağı” sorusuna, “Komisyonumuz yoğun şekilde çalışıyor. Çalışmaları bitirir bitirmez elbette Meclis’e sevk edecekler” karşılığını verdi. Elvan’ın sözleri Meclis kulislerinde “AKP’de kararlar ortak alınmadığı için haberi olmamış” şeklinde değerlendirildi.

2 Şubat 2016 Salı

‘Saldırıyı püskürtecek atağı başlatacağız’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı HASAN KORKMAZCAN: 
‘Saldırıyı püskürtecek atağı başlatacağız’
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı; Türk Palâmenterler Birliği Onursal Başkanı ve Demokratik Değerler Hareketi Önderi Hasan Korkmazcan, eski TBMM Başkan Vekili Uluç Gürkan ve eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, TBMM’de başlayacak bölücü ve gerici anayasa çalışmalarına karşı milli güçlerin el ele verip direniş göstermesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. (Ulusal Haber & Ulusal Ajans, 29 Ocak 2016 Cuma 13:26)
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, eski TBMM Başkan Vekili Uluç Gürkan ve eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, TBMM’de başlayacak bölücü ve gerici anayasa çalışmalarına karşı milli güçlerin el ele verip direniş göstermesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Öksüz, kısa zamanda bir çalışma başlatacaklarını ve bunu millete duyuracaklarını söyledi. Aydınlık’a konuşan isimler “yeni anayasa”nın getireceği sonuçlara karşı da uyarılarda bulundu.
MİLLİ GÜÇLER DİRENECEK 
Eski TBMM Başkanvekili, Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı, Demokratik Değerler Hareketi Öndeeri ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan: Meclis’teki partiler yeniden anayasa mesaisi ile görevlendirildi. Partilerin bu konudaki itirazsız birliktelikleri, dayatma merkezinin kararlılığını gösteriyor. TBMM’nin 23. ve 24. dönemlerinde milli güçlerin durdurduğu sözde ‘sivil anayasa’ projesi tekrar diriltilmek istenmektedir. Vatandaşlarımızın Türk kimlikleri, Atatürk’ün devrim yasaları, ülkemizin bölünmez bütünlüğü tehdit edilmektedir. Kuvayi Milliye ile temellenen Gazi Meclis’in devlet hayatımızdaki seçkin yeri yok edilmek istenmektedir. Bu saldırılar, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisiyle elbette tekrar geri püskürtülecektir. Bugün artan gayrımilli tehditlere karşı milli güçlerin el ele bir direniş ortaya koyması kaçınılmaz görevdir.
AKP’NİN YOLLARI TIKANACAK 
Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan: Yeni anayasa talebinin temel gerekçesi cumhuriyetin laik demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanan niteliğini değiştirmek ve Türkiye’yi İslami temelde çok uluslu bir yapılanmaya yöneltmektir. Muhalefet bu konuda tavrını koymalıdır. ‘Yeni anayasa ihtiyaç değildir. Sadece yargı bağımsızlığını zedeleyen hükümler değiştirilmelidir’ diyerek AKP’nin bütün önerilerine yolu tıkamalıdır. Bu konuda toplumsal seferberlik gerekiyor. Toplumu uyandıracak her türlü çalışma içinde olunmalıdır. Toplantı, panel, açıklama... Tam bir seferberlik. Demokrasinin sağladığı her imkandan yararlanmak gerek.
MİLLETİMİZ ÇALIŞMALARDAN HABERDAR OLACAK 
Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz: Artık 82 anayasası kalmamıştır. ‘Dikta anayasası’ lafını sırtından atmış olan anayasayı, ‘dikta’ lafıyla örterek kötü niyetli bir çalışma yapılıyor. MHP’nin ‘asla yan yana gelmem’ dediği PKK partisiyle şimdi nasıl bir araya geleceğini merak ediyorum. AKP’nin amacı tek sesli, anti demokratik bir hakimiyet. Türk milletinin servetine de, devletine tek başına sahip olabilmek ve yönetmek arzusu apaçık ortada. Buna mani olmak gerekmektedir. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Buna karşı bir çalışma yapacağız. Milletimiz çalışmalardan haberdar olacak.

7 Ocak 2016 Perşembe

Vatan Partisi’nin Bölücü Teröre Karşı 14 Maddelik Acil Mücadele Programı

Doğu Perinçek: "Özerk Kürdistan" faaliyetine giren HDP derhal kapatılsın
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Genel Merkezde bir basın toplantısı düzenleyerek, PKK/HDP’nin “Özerk Kürdistan” ilanına karşı Devlet ve Millet Olarak Topyekun Mücadelenin artık yakıcı görev olduğunu açıkladı. Basın Toplantısına Vatan Partisi’nin Genel Başkan Yardımcıları Hasan Korkmazcan, E. Korg. İsmail Hakkı Pekin, Yaşar Okuyan, Erol Çakır, Erten Acır, Nusret Senem ve Bülent Esinoğlu ile Genel Başkan Danışmanı Barlas Doğu da katıldılar. (29 Aralık 2015 Salı 14:14) Perinçek, şunları belirtti:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE SAVAŞ İLANI
26-27 Aralık 2015 günlerinde Diyarbakır’da toplandığı belirtilen sözde Demokratik Toplum Kongresi (DTK), 14 Maddelik bir “Deklerasyon” yayınlayarak, “Demokratik Özerk Bölgeler” oluşturacaklarını ilan etti (Özgür Gündem, 27 Aralık 2015). “Özerk Kürdistan” ilanı, Türkiye’ye savaş ilanıdır. “Özerk Kürdistan” ilanı, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde sözüm ona devletçik kurma girişimidir. Üstelik bu savaş ilanında, açıkça Bölücü Terör Örgütünün silahlı gücüne dayanıldığı ifade edilmektedir. Bu deklerasyon, bir düşünce açıklaması değil, zor kullanmayı içeren eylemli bir kalkışmadır. Devlet bütünlüğünü ve milletin birliğini cebren ortadan kaldırma suçunun bütün unsurları mevcuttur. Cumhuriyetimize, vatan bütünlüğümüze ve millî birliğimize karşı en ağır suç işlenmiştir.
Suç işleyenler, PKK’nın güdümündeki HDP liderleridir.
AKP iktidarı, Açılım yaparak Bölücü Terör Örgütünün güç toplamasını sağladı. CHP, PKK’nın terör faaliyetini Meclis çatısı altında sürdürmesine yol açtı. AKP ve CHP, Bölücü Teröre yardımcı olan siyaset ve uygulamalara derhal son vermelidirler.
VATAN PARTİSİ’NİN BÖLÜCÜ TERÖRE KARŞI 14 MADDELİK ACİL MÜCADELE PROGRAMI
Türkiye, ABD güdümlü Bölücü Teröre son vermek için, tarihî bir fırsat yakalamıştır ve bu konuda kesinlikle başarıya ulaşacaktır. Çözüm, devlet ve millet olarak topyekun mücadeledir. Vatan Partisi, programıyla ve siyasetiyle milletin birliği, vatanın bütünlüğü ve Cumhuriyet mücadelesinin ön cephesindedir. Vatan Partisi’nin orta ve uzun sürede uygulanacak siyasal, toplumsal ve ekonomik programı, kaçınılmaz olarak Türkiye’nin gündemine gelecektir.
Şu anda yakıcı görevler şunlardır:
1. HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN DERHAL DAVA AÇILMALIDIR
Anayasanın 68/4. Maddesine göre, siyasal partilerin tüzük, program ve eylemlerinin “Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olması kapatma nedenidir. Devletin bölünmez bütünlüğü, devletin tekliği ilkesini ifade eder. Nitekim Siyasî Partiler Kanunu’nun 80. Maddesi, Anayasanın bu düzenlemesine dayanarak, siyasal partilerin devletin tekliği ilkesini değiştirme amacını güdemeyeceklerini ve bu yönde faaliyette bulunamayacaklarını hükme bağlamıştır.
Silahlı Bölücü Örgütün cebir ve şiddetine açıkça dayanan özerklik ilanı ve bu yöndeki faaliyeti, hem bir program açıklamasıdır, hem de suç eylemidir. Bu faaliyeti doğrudan doğruya HDP genel merkez yöneticileri yürütmektedirler.
HDP, Türkiye topraklarının bir bölümü üzerinde bir başka devletin kurulmasını amaçladığını genel başkanının ve genel merkez yöneticilerinin ağzından ilan etmiştir ve bu yöndeki faaliyetin odağı haline gelmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP hakkında Anayasa Mahkemesine kapatma davası açma sorumluluğu ve göreviyle karşı karşıyadır. Hukukun emri de budur, milletin talebi de budur, Türkiye’nin vatan bütünlüğünün gereği de budur. Vatan bölünürse demokrasi olmaz. Cebir ve şiddetin olduğu yerde, demokrasi olmaz.
2. DEVLET VE VATAN BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI SUÇ İŞLEYEN HDP MİLLETVEKİLLERİNİN DOKUNULMAZLIĞI DERHAL KALDIRILMALIDIR
“Kürdistan’a özerklik” eylemine katılan HDP milletvekillerinin dokunulmazlığı derhal kaldırılmalıdır.
TBMM Başkanı, Meclisi bu gündemle toplantıya çağırmalı ve Türkiye’nin devlet, toprak ve millet bütünlüğünü koruma kararlılığı, bütün dünyaya derhal gösterilmelidir. Milleti vatan için birleştirme sorumluluğu da ancak böyle yerine getirilebilir.
3. BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜ EYLEMLERİYLE DESTEKLEYEN BELEDİYE BAŞKANLARI GÖREVLERİNDEN ALINMALIDIR
Güneydoğu illerimizde bazı belediye başkanları, eylemli olarak bölücü terör örgütünün faaliyetine ve Kürdistan’a özerklik suçuna katıldılar. Bu yerel yönetim sorumluları, yasalar gereği İçişleri Bakanlığı tarafından derhal görevden alınmalıdırlar.
4. TÜRKİYE’Yİ BÖLMEK İÇİN KULLANILAN İKİZ İHANET YASALARI DERHAL KALDIRILMALIDIR
Birleşmiş Milletler’de “İkiz Sözleşmeler” diye anılan “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi” ve “Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi” başlıklı uluslararası sözleşmeler, 4 Haziran 2003 günü TBMM’de yasayla onaylandı ve yasalaştı.
Bu yasa, Türkiye’yi, etnik, ekonomik, toplumsal parçalama yasasıdır. 35 yıl imzalanmayan, en sonunda AKP iktidarı döneminde CHP oylarıyla Meclisten geçirilen yasa, Türkiye’nin devlet ve millet bütünlüğünü ortadan kaldırmak ve devlet egemenliğini yok etmek için kullanılmaktadır (I. Sözleşme, Madde 1, 2/2, 5 ve 25, II. Sözleşme, Madde 1, l/2, 2/1).
Bu yasa, Lozan Antlaşması’nı delik deşik etmiştir ve yabancı devletlere müdahale hakkı tanımaktadır (II. Sözleşme, Madde 40, 41, I. Sözleşme, Madde 1 ve 27).
TBMM Başkanı, İkiz Sözleşmelerin kaldırılması gündemiyle Meclis’i derhal toplantıya çağırmalı ve bu İhanet Yasası kaldırılmalıdır.
5. GÜNEYDOĞU BÖLGEMİZDE OLAĞANÜSTÜ HAL VEYA SIKIYÖNETİM İLAN EDİLEREK HALKIN GÜVENLİĞİ SAĞLANMALIDIR
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polisimiz, 24 Temmuz’dan bu yana kahramanca mücadele yürüterek, bölücü terörü kendi kazdığı hendeklere gömmektedir. Bölge halkımız, barış ve güvenliğe kavuşmak için, bu mücadelenin bir an önce sonuçlanmasını istiyor. Halkımızın büyük acılar ve sıkıntılar içinde kalmasına daha fazla izin verilemez.
Hele son “Özerk Kürdistan” ilanından sonra, Bölücü Terörün daha fazla kan dökmesine ve ocak söndürmesine fırsat vermemek ve örgütün bitirilmesi için, Olağanüstü Hal veya Sıkıyönetim ilanı bütün milletin talebidir ve gereklidir. Bu amaçla Anayasal mekanizma işletilmelidir.
6. YEREL YÖNETİM YASALARI DERHAL DEĞİŞTİRİLMELİ
Yerel Yönetim Yasaları, Türkiye’de yerel demokrasiyi ortadan kaldırmak yanında Bölücü Teröre Örgütüne kan dökme olanağı tanımıştır. Kaldırılmış olan kasaba belediyeleri ile mahalle haline getirilmiş köy muhtarlıklarının yeniden kurulması, demokrasinin gereğidir. İl özel idareleri güçlendirilerek yeniden kurulmalıdır. Bunun yanında Yerel Yönetim Yasaları, Bölücü Teröre karşı mücadelenin ihtiyaçlarına göre değiştirilmelidir.
7. KAMU GÖREVLİLERİ BÖLÜCÜ TERÖRE KARŞI MÜCADELENİN GEREKLERİNE GÖRE ATANMALIDIR
Bazı kamu görevlilerinin Bölücü Teröre karşı mücadelede görevlerini yerine getirmediklerini öncelikle halkımız saptamaktadır. Bazı kamu görevlilerinin kararsızlığı, Güneydoğu bölgesi halkının devlete güvenini sarsmaktadır. Bölücü Teröre son vermek ve halka hizmet ihtiyaçlarına uygun olarak, validen başlayarak yetenekli, kararlı, cesur kamu görevlileri atanmalıdır.
8. AKP VE CHP “ÖZERKLİK ŞARTI” LAFINI TERKETMELİDİRLER, TÜRK MİLLETİ ANAYASADAN ÇIKARTILAMAZ
PKK/HDP, vatanımızın bir parçasında “özerklik” ilan ediyor. Bu koşullarda AKP ve CHP’nin “Avrupa Özerklik Şartı”nı Anayasaya geçirme girişimleri, Bölücü Terörle suç ortaklığından başka bir anlam taşımıyor. AKP ve CHP, şu andan itibaren ağızlarına özerkliğin lafını bile almamak sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.
Türk Milleti kavramını Anayasa dışına sürme girişimi de, Terör yangınına benzin dökmekten başka bir sonuç vermeyecektir. ABD emperyalizminin dayattığı özerklik için elverişli bir iklim oluşturmak, artık devlet ve vatan bütünlüğüne ihanet anlamındadır.
9. TERÖR SUÇLARININ YARGILANMASI VE İNFAZINDA KARARLILIK İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMALIDIR
Bölücü Teröre karşı mücadelenin bir an önce kesin sonuca ulaşması için, terör suçlarının yargılanması ve infazında hukukun uygulanması ve kararlılık şarttır. Asker ve polisimizin canla ve başla yürüttüğü mücadelenin etkin ve caydırıcı olması için, yargıda hız ve infazlarda kararlılık gerekiyor. Barışa ve kardeşliğe bir an önce kavuşmak buna bağlıdır.
10. BÖLÜCÜ TERÖRÜN MEDYA PROPAGANDASINI ÖNLEMEK İÇİN YASALAR UYGULANMALIDIR
Çeşitli gazete ve televizyonlar, açıkça Bölücü Terör Örgütünün şiddet eylemlerinin propagandasını yapıyorlar. Suç işleyen medya organlarına yasaların uygulanması, basın özgürlüğüne aykırı değildir, en başta Mehmetçiğin yaşam özgürlüğünün gereğidir. Mehmetçiğe ve polisimize karşı şiddet eylemlerinin ve cinayetlerin övülmesi ve teşvik edilmesi, yalnız güvenlik güçlerimize karşı değil, vatana ve millete karşı suçtur. Bölücü Terörü kışkırtan propagandaya son verecek önlemler derhal alınmalı ve uygulanmalıdır.
11. BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN TERÖR EYLEMELERİNİ DESTEKLEYEN SÖZDE STK’LARIN VE MESLEK KURULUŞLARININ SUÇ OLUŞTURAN FAALİYETLERİ ÖNLENMELİDİR
Bugün bazı sözde sivil toplum kuruluşları ve sözde meslek kuruluşları açıkça Bölücü Terör Örgütünün organları olarak faaliyet yürütmektedirler. Onların bu faaliyetlerinin bedeli, Mehmetçiğin ve Polisimizin kanıyla ödeniyor.
Bölücü Terörü destekleyen ABD güdümlü örgütlerin yasadışı faaliyetlerine karşı yasaların öngördüğü yaptırımlar kararlı olarak uygulanmalıdır.
12. ÇOCUKLARIMIZI VE GENÇLERİMİZİ PKK TERÖR ÖRGÜTÜNDEN KURTARMAK İÇİN AİLELERİYLE, İŞYERLERİYLE VE ÜNİVERSİTELERİMİZLE İŞBİRLİĞİ YAPILMALIDIR
Bölücü Terör Örgütü, 18 yaşından küçük çocuklarımızı ve gençlerimizi ateşe sürmekte, ailelerini büyük acıların içine atmaktadır. Kamu kurumları, bu gençlerimizi kurtarmak için ailelerini ve işyerlerini bilgilendirmeli ve işbirliğine gitmelidir.
Bölücü Terör örgütü elemanlarının üniversitelerde terör yapmalarına kesinlikle izin verilemez. Üniversitelerimiz, bölücü teröre özgürlük tanıyan uygulamalara son vermeli, yüksek öğretimde özgürlük ve barış ortamı sağlanmalıdır.
13. BÖLÜCÜ TERÖRE DIŞ DESTEĞE SON VERMEK İÇİN KARARLI UYGULAMALARA GEÇİLMELİDİR
ABD emperyalizmi ve İsrail başta olmak üzere bazı ülkeler, bölücü terör örgütünü silahlandırmakta, donatmakta, eğitmekte, siyasal alanda desteklemektedir. Bu desteğe son vermeleri için, ilgili ülkelere karşı, devletçe ve milletçe elbirliği gerekiyor. Suç işleyen PKK mensuplarının derhal Türkiye’ye iadesi için, diplomatik girişimler kararlı olarak yürütülmelidir.
PKK Terör Örgütünün beli kırılmıştır. Artık bu örgüt hiçbir ülke için elverişli bir alet değildir. Türkiye’nin dostluğu, Bölücü Terörün alet değeriyle karşılaştırılamaz. Türkiye’nin bölünmesine katkıda bulunacak uygulamalara yönelen devletler, ancak kendilerine zarar verirler.
Bölücü Teröre karşı en etkili siyaset, komşularımız Suriye, Lübnan, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya ile işbirliği ve Asya ülkeleriyle dayanışmadır. Bu ülkelerin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. AKP iktidarı, komşularımıza terör ihracına derhal son vermeli ve en büyük ticaret ortağımız Rusya ile ilişkileri tamir etmelidir. ABD ve Avrupa ile ilişkilerimizin normalleşmesi de bu kararlılığa bağlıdır.
14. BÜTÜN MİLLETİMİZİ, SİYASAL PARTİLERİ, SENDİKALARI, KİTLE ÖRGÜTLERİNİ TÜRKİYE CEPHESİNDE BİRLEŞMEYE ÇAĞIRIYORUZ
Türkiyemiz, Bölücü Teröre karşı mücadelede kesin sonuca ulaşmanın eşiğine gelmiştir.
Devlet, vatan ve millet bütünlüğü, her türlü sınıf, topluluk ve kişi çıkarının üstünde, bütün milletimizin meselesidir.
Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.
Hiçbir ayrım gözetmeden bütün milletimizi, siyasal partileri, sendikaları, meslek odalarını ve kitle örgütlerini, Türkiye Cephesinde sımsıkı birleştirmek için Vatan Partisi olarak görevimizi yerine getirme kararındayız.
PKK, “Kürdistan’a özerklik” deklerasyola intihar ettiğini ilan etmiştir.
PKK, Türkiye’de uyuyan herkesi uyandırmış ve kendi tepesine inecek büyük gücü göreve çağırmıştır.
ulusalkanal.com.tr